Translate

Bu Blogda Ara

454-İÇERİDEN DIŞARIYA ÖZGÜRLÜK KARİKATÜRLERİ /Özcan Yaman/Evrensel/ 17 mayıs 2019



İÇERİDEN DIŞARIYA ÖZGÜRLÜK KARİKATÜRLERİ

A.Kerim Aktaş, Ayhan Bozkaya, Barış İnan, Cenan Genç, Hüseyin Yıldırım, M.Enes Tunç, Mehmet Boğatekin, Melih Gürler, Mustafa Ağcakaya, Ömer (Raman) Özdurak, Serdar Sürücü, Ahmet Bilge, Aynur Epli, Cemal Bozkurt, Haydar Bayar, Kemal Ayhan, Mahmut Ulusan, Menaf Osman, Musa Kart, Nurettin Erenler, Özlem Özdemir, Zehra Doğan.
İsimlerini okuduğunuz bu arkadaşlar  ‘’Duvarları Delen Çizgiler’’ adlı karikatür kitabıyla bir araya geldiler. Hapishane dediğimiz  içeriden, Dışarıya özgürlük duygularını paylaştılar.
Görülmüştür.org tarafından organize edilip, Homur Mizah Grubu’nun desteğiyle kolektif bir çalışmanın ürünü olarak gerçekleştirilen kitap aynı zamanda orijinallerinin sergilenmesiyle il il gezmekte. Ayrıca yurtdışında da sergilenmesi planlanmakta.
Görülmüştür.org. adına Adil Okay bu çalışmalarına ilişkin şöyle diyor; ‘’ Hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekmek, tecrit edilen mahpusların sesini duyurmak amacıyla sekiz yıldır faaliyet gösteren, ülkede ve Avrupa’da bu temada çeşitli sergiler açan “Görülmüştür Ekibi” olarak, HOMUR   Karikatür ve Mizah Grubu’nun desteğini alarak, “Duvarları Aşan Çizgiler” adını verdiğimiz yeni bir proje hazırladık. Bu amaçla onlarca hapishaneye girerek, halen tutuklu veya hükümlü olan ressam ve karikatüristlere ulaştık. Onlardan yaratıcılıklarını görünür kılacağımız projemize katılmalarını, “Özgürlük” temalı karikatürler çizmelerini istedik.
OHAL’den sonra hapishanelerde sürgün ve sevkler hız kesmediğinden bazı karikatüristlere ulaşmada zorlandık. Taahhütlü mektuplarımız, fakslarımız hapishanelerde kayboldu, bazıları da “Görülmüştür – Kurumda yoktur” mührüyle geri döndü. Kimi zaman da hapishanelerde sık uygulanan “iletişim cezaları” nedeniyle sahibine verilmedi. Mahpus karikatüristlerle bağlantı kurmayı üstlenen bu projenin mimarı yazar Adil Okay, üç ay boyunca postane kapılarında mesai harcadı. Uzun uğraşlardan sonra ulaşabildiğimiz mahpuslardan 20’si çizdikleri özgün karikatürlerini bize yollayıp projemize katkı sundular. Tutuldukları hücrelerde yetersiz malzemeyle çalışarak üretilebileceğini gösterdiler. Örneğin gazeteci ve ressam Zehra Doğan’ın, tahliye olmadan önce boyalı kalem, fırça, tuval gibi malzemelerin yasak olduğu Tarsus Kadın Hapishanesinde, regl kanını, tentürdiyodu ve sebze artıklarını kullanarak boya yaptığını öğrendik. Cebrail Çakto adlı mahpus, davetimizi aldığını ama apar topar eşyalarını, resim yapmak için kullandığı araç gereçlerini alamadan sürgüne gönderildiğini, getirildiği Rize Kalkandere hapishanesinin kantininde de bu malzemelerin satılmadığını yazdı. Dönem dönem basında da yer alan, TBMM’sinde Soru Önergeleri’ne konu olan bu keyfi yasaklar saymakla bitmez. Bu yasaklara, inanılmaz engellere rağmen elimizde 70’a yakın karikatür birikti ve birçok kentte sergimizi açtık. Tabi daha ulaşamadığımız yüzlerce mahpus çizerin olduğunu, hapishanede o zor koşullarda üretenlerin sayısının bu sergide / kitapta yer alanlardan fazla olduğunu belirtmek istiyoruz.
Bu projede amacımız
a)2019 Yılı itibariyle hapishanelerde sayıları her geçen gün artan 260.000 tutuklu ve hükümlünün varlığını dışarıdakilere yeniden anımsatmak,
b)İçerinin sesini, içeridekilerin rakam – istatistik olmadığını, dışarıdaki insanlara göstermek, duyurmak,
c)Hapishane idarecilerinin “rehabilatasyon” yerine akıl almaz disiplin cezalarıyla, yasaklarla tecrit ettiği mahpus sanatçıların ruhsal sağalmalarına katkı sunmak,
d)Hapishanelerde plastik sanatlarla ilgilenen mahpusları teşvik etmek. Kendilerini ifade olanağı sağlamak,
e)Bazı hapishanelerde “Hapishane yönetmeliği - tüzük yok sayılarak” keyfi olarak konulan renkli kalem yasaklarına dikkat çekmek, en azından Türkiye’nin de imzaladığı (2006) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Cezaevi Kuralları’na uyulmasını sağlamak, Türkiye’deki 400’e yakın hapishanenin çok azında faaliyette olan “Sanat atölyeleri”nin işlevli hale getirilmesi için kamuoyu oluşturmaktır. ‘’  Kitap basılmak üzereyken gelişen son durum ile ilgili açıklamayı da not edeyim.
‘’...Tarsus hapishanesinde çizdiği 3 karikatürle katkı sunan gazeteci ressam Zehra Doğan, bu süreçte tahliye oldu. Cumhuriyet Gazetesi çizeri Musa Kart ise kitap yayına hazırlanırken, 25 Nisan 2019’da 5 Cumhuriyet yazarı ile birlikte yeniden tutuklanıp, hapishaneye götürüldü. Musa Kart’a bu kısa zaman diliminde ulaşma imkânı bulamadığımızdan basından seçtiğimiz iki karikatürüne kitapta yer verdik.’’
Ütopya yayınları tarafından  kuşe kağıda 14x20 ebadında, 64 sayfa olarak yayınlanan kitap, özellikle içerde ve dışarıda tecrit ve yıldırma politikalarına karşılık açlık ve ölüm oruçları gerçekliğinin yaşandığı bugünlerde hapishanelerden gelen esintiyi hissetmek isterseniz bu kitapçığı edinmenizi öneririm.
İletişim için: Görülmüştür Ekibi (www.gorulmustur.org)  adresinden ulaşabilirsiniz.






543-1 MAYIS 2019 İZLENİMLERİM...


1 MAYIS 2019 İZLENİMLERİM...Özcan Yaman / Evrensel / 2 mayıs 2019
Bir 1 Mayıs’ı daha geride bıraktık. Seçimdi, mazbataydı, oyların sayım oyalamalarıydı, yeniden seçim yapılacak mı, yapılmayacak mı kararı beklenirken 1 Mayıs geldi, geçti. 
İstanbul Bakırköy’deki mitinge katıldım ve izlenimlerim şunlar oldu. Öncelikle seçim sonuçlarının alanlara yansıdığını gördüm. Katılım iyiydi, umut vardı ama coşku yoktu. Miting alanının kötü ve çukurda olması, özellikle E-5 üstündeki köprü çilesi kayda değerdi. Alana daha kortej girişleri yapılırken (ki saat 14.30 sıralarıydı) alandan ayrılmalar da başlamıştı. Bu fiziki düzensizliği saymazsak sorunsuz geçti diyebiliriz. Yine her yıl olduğu gibi Taksim ve Beşiktaş’ta gözaltılar yaşandı.
Kitlesel katılım içinde dikkatimi çeken, günlük hayatta yaşanan sorunların dile getirilmesiydi. 3. köprü direnişindeki işçilerden, çocuk hakları ve tacizlerine, kıdem tazminatı meselesinden, barış kardeşlik ve özgürlük taleplerine toplumsal itirazların dillendirilmesi oldu. Özellikle HDP’lilerin yoğun katılımı dikkat çekiciydi. Leyla Güven, tecrit ve ölüm oruçları ile Cumartesi Anneleri’nin sesleri alana yayıldı.
1 Mayıs alanı gerçekte ittifakın nerede olması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Sorunları ortak olanların, birlikte mücadelelerinin, demokrasinin yeniden tesisinde başat rolü oynadığının farkındalığı vardı. Bu bakımlardan beklediğimden daha iyi bir 1 Mayıs yaşadığımızı düşünüyorum. Çektiğim fotoğraflardan bir seçki ile tanıklığımı noktalamak istiyorum.