Translate

Bu Blogda Ara

57-TUZLA’dan-TEKEL’e sürecin YAKASINI BIRAKMAYALIM!-Evrensel-14 mart 2010-özcan yaman


TUZLA’dan-TEKEL’e sürecin YAKASINI BIRAKMAYALIM!

Ülke gündeminin Tuzla’ya kilitlendiği günlerdi. Tarih 2008. Kampanyalar basın açıklamaları, Tv’lerde programlar vs, vs. Yıllardır Tuzla’da vahşet sürüyordu.5, 10,20,…90 derken 100’ü aşan işçi ölümleri  görülmüyor,duyulmuyordu. Kuşkusuz gören, duyanlarda vardı ve ilk ölümlerden itibaren yazıp çizip işçilerin sesini duyurmaya çalışıyordu. Evrensel Gazetesi bunlardan biriydi…

Fakat ne zaman ki Sabah manşet atıp “Esir Kampı Değil, TUZLA”  dedi Tuzla gerçeği görülür duyulur oldu.. Bakanlar işi gücü bırakıp Tuzla’ya akın etti. Soruşturmalar, vs. Hatırladınız değil mi?
Yani, büyük medya el atınca gerçekler görünür oluyor. Sabah Gazetesinin manşeti kadar Fotoğrafın etkileyiciliği ve kullanımı da önemliydi tabiî ki.. Sadık Güleç böyle bir fotoğraf çekmeseydi Tuzla gerçeği yaşanıyor ama görülmüyor olarak bir süre daha devam edecekti. ..Sonra ne oldu? O büyük medyamız önce üçüncü sayfa haberi yaptı ardından bıçak gibi kesti. Şimdi Tuzla’da her şey düzeldi mi? Yine o tarihlerde dayanışma etkinlikleri yapılıyor, sanatçılar, aydınlar mitinge destek veriyorlar, hatta yolu Tuzla’dan geçmeyen aydın ve sanatçılar Tuzlanın yolunu öğrendiler.
İşte o büyük mitingte koşturmaktan yorulmuş çay molası verdiğimiz kafede yanıbaşımda sanatçı bir arkadaş yanındaki ile konuşuyordu. “ Bu ne ya, ne biçim pankart öyle, o renkle böyle mi olur, yok estetik yokmuş, daha yaratıcı olmak gerekiyormuş, vs vs.” eleştirip duruyor, hiçbir şeyi beğenmiyordu. Dayanamadım (adı bende saklı) …”Ya sen niye geldin? Tamam geldin hep eleştiriyorsun. Bu mitingin yapılacağını biliyorsun. Bir avuç gönüllü insan bir şeyler yapmaya çalışıyor. Sende hazırlayıp getirseydin.” Dedim. Kendisi isim yapmış sanatçı arkadaş durdu yüzüme bakmaya başladı. Sendikalara geldin de sanatını sundun da hayır mı dediler? Diye sordum. Hep alışmışsınız öyle yapın böyle yapın demeye siz ne yapıyorsunuz? Şartlar zorlayınca vicdan rahatlamaya geliyorsunuz onda da hiçbir şeyi beğenmiyorsunuz. Lafa gelince de solcuyum,  İşçi sınıfının yanındayım dersiniz. İşte yabancılaşma böyle bir şey olmalı gibi bir araba laf ettim. O arkadaşın yanındaki video çeken bu arada beni çekmeye devam ediyordu. Bir ara durdu “Ya kusura bakma izin istemeden kaydediyorum çekebilirmiyim” dedi.. Güldüm . Neyse geçmiş zaman unutmuştum bu yazıyı yazarken bu anıları hatırladım. Belki bir gün o videoyu çeken kişi
kullanır da belki bir işe yarar. Ama o sanatçı arkadaşın –ya haklısın aslında hiç düşünmemiştim demesi benim için önemliydi.
Gelelim Tekel işçilerine; Geçen hafta başarıyla direnişin ilk bölümü tamamlandı. Bundan sonrasını zaman gösterecek. Ama gelişmeler iyi gidiyor gibi. Ankara direnişindeki ivme düşürülmeden her yer Tekel her yer eylem alanı olmalı. Aydını, sanatçısı bu dayanışmayı güçlendirmeli. Bundan sonraki aşamalarda sermaye medyası görmezden gelerek üçüncü sayfa haberi yaparak desteğini gösterecek (!) Çünkü mücadele siyasidir. Müdahalede siyasi olacaktır. Ülkenin bir çok yerinde yapılan grevler direnişler onlar açısından haber niteliği taşımaz yani gerçekler yok sayılır. O zaman gerçekleri gösterecek kendi medyamızı güçlendirmemiz önem kazanmakta. Evrensel Gazetesini okuyanlar, Hayat Tv yi izleyenler gelişmeleri görüyorlar. Çemen işçilerinin, Tariş’in sesi hangi sermaye medyasında var? 600 işçinin atıldığı Tariş gerçeği nerede? Şeker sırada Ardından 4c kapsamına alınan ve de alınacak bir çok kurum var. Devlet opera balesi gibi sanat kurumlarının da 4c.   sırasında olduğu duyumları geliyor. Yani iktidar siyasi davranıyor. Ülkeyi özelleştirmelerle sermayenin denizi haline getiriyor. Milyonlarca işçi emekçi sanatçı ve aydın geleceksizlikle karşı karşıya bırakılıyor. Dolayısı ile sürece müdahale de siyasi olmalı. Medyamızla, sanatımızla iş gücümüzle içinde olduğumuz sınıfın çıkarlarını korumak ve geliştirmekle sorumluyuz. Sınıf için mücadele eden partilerde örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz.Bu haftayı Brecht’in parti biziz şiiriyle noktalayalım. Bol fotoğraflı bir  hafta  dilerken, Fotoğrafçı arkadaşlardan fotoğraf beklediğimi hatırlatmak isterim.

PARTİ BİZİZ
Nedir parti?
Bir telefon mu, arka odalarda çalan?
Kimdir parti?
Düşüncesi gizli, kararları bilinmez biri mi?
Parti biziz.
Sen, ben, hepimiz.
Parti senin içinde, kardeş,
parti kafandaki düşünce.
Sen nerde oturursan orası onun evi.
Nerde sana saldırırlarsa odur karşı koyan orda.
Odur gösteren bize gideceğimiz yolu.
İzleriz onu biz de senin gibi.
Bulamazsın doğru yolu, bizsiz yürüme.
Yolların en çıkılmazıdır bizsiz gidilen yol.
bizden kopma sakın, kardeş!
Belki biz yanılırız, belki sensin haklı.
Öyleyse kopma bizden!
Kafandan şunu çıkarma, kardeş:
Dolambaçlı yoldan daha iyidir kestirme yol.
Bilirsin eğer sen bu yolu,
bilir de göstermezsen bize,
neye yarar bilgin senin!
Bilge kişi ol,
ama yan yana ol bizimle,
paylaş bizimle bilgini!
Kopma bizden, kardeş,
bizden uzaklaşma!
BERTOLT BRECHT






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...