EVRENSEL GAZETESİ
KADRAJ
25)26 temmuz
2009
Özcan Yaman
DİRENİŞ VE FOTOĞRAF
(Kent AŞ’de direniş sürüyor.)
Sayın Baylar
, bize hep ders verirsiniz:
“Aman, günah, ayıp, kötü, yanlış.”
Aç karnına kuru öğüt çekilmez
Önce doyur beni, ondan sonra konuş.
Sende göbek, bizde ahlak nedense.
Şimdi bizi iyice dinle bak:
İster şöyle düşün, ister böyle
Önce ekmek gelir, arkadan ahlak.
Artık vermek gerek , unutmayın sakın
Tüm nimetlerden, payını yoksulların.
“Aman, günah, ayıp, kötü, yanlış.”
Aç karnına kuru öğüt çekilmez
Önce doyur beni, ondan sonra konuş.
Sende göbek, bizde ahlak nedense.
Şimdi bizi iyice dinle bak:
İster şöyle düşün, ister böyle
Önce ekmek gelir, arkadan ahlak.
Artık vermek gerek , unutmayın sakın
Tüm nimetlerden, payını yoksulların.
İnsan neyle
yaşar: Ezip hiç durmadan
Soyup, dövüp, yiyip yutarak insanları.
Yaşayabilmek için hemen unutmalı
İnsanlığını unutmalı insan
Katı gerçek burdur, kaçınılmaz.
Kötülük yapmadan yaşanamaz
Soyup, dövüp, yiyip yutarak insanları.
Yaşayabilmek için hemen unutmalı
İnsanlığını unutmalı insan
Katı gerçek burdur, kaçınılmaz.
Kötülük yapmadan yaşanamaz
Efendiler
bize ahlaksız dersiniz
Kötü kadın, utanmaz, fahişe
Aç karnına suçlanmak hiç çekilmez
Önce doyur beni ondan sonra söyle
Sende şehvet, bizde edep nedense
Şimdi bizi iyice dinle bak:
İster şöyle düşün, ister böyle
Önce ekmek gelir, ardından ahlak.
Artık vermek gerek, unutmayın sakın,
Tüm nimetlerden, payını yoksulların!
Bertholt Brecht Kötü kadın, utanmaz, fahişe
Aç karnına suçlanmak hiç çekilmez
Önce doyur beni ondan sonra söyle
Sende şehvet, bizde edep nedense
Şimdi bizi iyice dinle bak:
İster şöyle düşün, ister böyle
Önce ekmek gelir, ardından ahlak.
Artık vermek gerek, unutmayın sakın,
Tüm nimetlerden, payını yoksulların!
Kent A.Ş. işçilerini 2 Temmuz
tarihinde İzmir Karşıyaka’daki işyerlerinin önündeki alanda aileleriyle kurdukları
çadırlardaki direnişlerinde ziyaret ettik. Yıllardır çalıştıkları işyeri önünde,
eylemdeydiler, karıları, kocaları vede çocuklarıyla. Basın açıklamaları
yapıldı, Sloganlar atıldı ve dayanışma duygularıyla ayrıldık. Basından
özellikle Evrensel Gazetesi ve Hayat televizyonundan eylemlerini biliyorduk.
Ben haberlerin ötesinde fotoğrafa ilişkin bir şeyler söylemek istiyorum.
Öncelikle yanda gördüğünüz afiş-el ilanından söz etmek istiyorum. Kim
çekmiş bilmiyorum. Tahminim cep telefonuyla çekilmiş olabilir. İş verenin
adamları ve karanlık güçleri tarafından direnişi kırmak için eylemci işçilere
saldırılmış. Yine tahminen basın ve destek ziyaretçilerinin olmadığı bir
zamanlamada olabilir. Darp edilirlerken, direnmişler. Çoluk çocuk kan içinde
kalmışlar, yaralanmışlar. Artık
yapacakları iki şey vardır. Ya Allaha havale edip direnişi bitirip, yoksulluklarıyla
baş başa kalmak yada kazanana kadar direnmek hem de ölümüne…İşçiler ikincisini
seçmişler. Halbuki işveren birincisini seçeceklerini düşünmüştür. Bu saldırıya
karşı koyuş da fotoğraflarla belgelenmiş. İşte bu fotoğraflar o gerçekliğin
hakikatini ortaya koyuyor. Ya fotoğraflar olmasaydı.? Anlatacaklardı yalnızca,
zamanla hafızalardan silinecek ve bu hakikat o acıları çekenlerce onların
gerçeği olarak yok olacaktı. Oysa ki şimdi bu fotoğraflar sayesinde bizleri de
çektiklerine ortak ediyorlar. Evet dikkatlice bakın işçi kadının yüzüne,
kucağındaki bebeğe dikkatlice bakın. Ne görüyorsunuz? Anneniz? Kardeşiniz?
Karınız? Yada siz, ya bebeğin durumu? Boynu bükülmüş dünyadan habersiz annesinin
parmağını sıkıyor. Oysa ki annesinin kararlı ruhu kolunu kaldırışından belli.
Önce ekmek gelir diye bağırıyor duyuyor musunuz.?
Alt karede, yüzü yara bere içinde kalmış işçinin kucağındaki çocuk ?
Ağlamaktan gözleri şişmiş, saçları zindanın demirleri gibi gözlerini kapamış.
Uzun söze gerek var mı?
Hangi adalet, ekmek
mücadelesini, kader anlayışı olarak sunabilir? Hangi hukuk hak alma
mücadelesinin önüne geçebilir ki? Yeter ki inanç ve kararlılıkla direnenlerin, direnişleri
sınıfla buluşabilsin.
Fotoğraflar ve fotoğrafçılar şahittir. O nedenle taraftır.
Adaletsizliğin ve hukuksuzluğun sessiz tanıklarıdır. İşçiler kendi sorunlarını,
yine en iyi kendileri anlatabilir. Biraz merak, biraz ilgi en azından
kendilerini ifade etmede bir araç olarak fotoğrafı kullansınlar. Direnişlerini,
Sevinçlerini belgelesinler diğer sınıf kardeşleriyle evrensel bir dille paylaşsınlar.
Bu konuda daha önce yazmıştım. Tekrar ediyorum. Çektiğiniz fotoğrafları
yollayın, Sorularınızı yazın, paylaşalım, yayınlayalım, sergileyelim. Bu amaçla
işçilerle fotoğraf atölye çalışmaları yapalım. Deneyimlerimizi ve bilgilerimizi
paylaşalım. Bu vesile ile özellikle duyarlı sendikalar ve emek örgütlerine
sesleniyorum; İşin öznesi olan işçiler yaşadıklarını kendileri
fotoğraflayabilir ve görselliği kullanarak mücadelede bir araç olarak
kullanabilir.
Kendilerini ziyaretimiz sırasında çektiğim fotoğrafları sizlerle
paylaşıyorum. Dikkat edin, Fabrikada bir yazı var –önce ahlak –diyor,
muhtemelen başında da -önce vatan- yazıyordur. Önce ekmek diye niye
yazmıyorlar? Brecht’in dediği gibi; Önce ekmek gelir, ardından ahlak.
Adaletsizliği yaratanlar; fotoğraftaki çocukların yüzlerine bakın ve
utanın utanın utanın. Bu çocuklar, annelerinin, babalarının üç
kuruş ve bir iş için mücadelenin harında pişiyorlar. Sizlerin çocukları tatil
yaparken, Yarın ki işçileri, sizlerden devralacakları sömürü çarklarını daha
iyi işletme için eğitilirken, bizim
çocuklarımız yangın yerinde
harlanıyorlar duyuyormusunuz?
Kent AŞ.direnişcilerinin şahsında, ekmek ve adalet mücadelesi veren tüm
direnişlerdeki işçi ve emekçilere mücadelelerinde başarılar diliyorum. .
Her zaman söylediğim gibi, Fotoğraflarınızı ve sorularınızı beklerken
bol fotoğraflı haftalar…
Fotoğraflar: Özcan Yaman