Yakarsa dünyayı garipler yakar!
Her yeni yıla girerken hoş geldin denir. Yeni dediğimize göre bir de bunun eskisi var demektir. Her yeni biraz da eskimeye yüz tutmuş demektir. Geçen yıl yeni olan bugün eski oldu. 365 gün sonra 2020 de eski olacak. Bu bir devinim aslında…
2000 yılına çifte bayram havasında girmiştik. Hem yeni bir yıla hem de Milenyum çağına. 3. bin yılda insanlık tarihinin geldiği yeni bir çağda yaşamak yani. Savaşların son bulduğu, barışın egemen olduğu, kardeşliğin huzurun geliştiği, doğanın korunduğu yeni bir çağ diye sunuldu. Sonuçta vara vara açmazların, savaşların, doğanın talanının pervasızca sürdüğü limanlara vardık.
Tarihten ve doğadan alınmayan dersler ağır faturalar çıkarır. Sonuçlarını biz hissetmesek de çocuklarımız, torunlarımız çeker. Ne yapmalı? En kabasından bu düzen değişmeli!
Müslim babanın bir şarkısı vardı. ‘Yakarsa dünyayı, garipler yakar’ diye.
Garipler yakacak sonunda dünyayı, doğrudur. Gerçekte haramileri tepede tuttuklarının farkına vardıklarında. Çünkü garipler olmasa fabrikalar, tarlalar, bilgisayarlar çalışmayacak. Üretim araçlarına sahip olanların dünyaları parçalanacak. Milyonlarca garibin emekleri haramzadeler tarafından kullanılarak paraya çevriliyor. Garipler de karın tokluğuna şans oyunlarına bel bağlayıp ‘ya çıkarsa’ umuduyla yaşıyor. Bilgi en kıymetli hazine. Bilgiyle ve pratikle gelişecek garipler akımı gecekondulardan gelip meydanları zapt ettiğinde fabrikaları, tarlaları kilitlediğinde zannetmeyin ki ülke batacak. O zaman kutlanacak yeni yıllar bayram olacak. Zarar gören, bir avuç azınlığın ve onların iktidar gücü olacaktır.
2019 yılını geride bırakırken bu günkü dünyaya bir bakalım. Ama hangi gözlükle ya da hangi açıyla baktığımızı bir sorgulayalım. Egemenlerin açısından bakarsak bir başka, işçinin emekçinin açısından bakarsak bir başka dünya görürüz. Sonra da kendimize bakalım biz neredeyiz? Egemenlerin sınıfında mı? İşçinin, emekçinin, memurun olduğu sınıfta mı? Bırakalım ‘ya çıkarsa, yarın zengin olursam’ hayallerini. Can Yücel'in deyişiyle; ‘Sınıfını bil safa gel’. Unutmayalım hangi sınıfta olduğumuzu. Bunu hatırladığımızda gerçek yeni yıllara gireceğiz.
Sanatçı, aydın, bilim insanları da bu sorgulamanın içinde elbet. Korunaklı gibi görünen bu alanlarda kimseyi ayrıcalıklı yapmıyor. Sennur Sezer’in deyimiyle; ‘İşçi sınıfının yanında değil, içinde olmak’ yani.
Madem ki yeni yıl. Yeni yıl en çok da çocuklar için, gelecek için, o zaman Şükrü Erbaş’a kulak verelim;
Fotoğraf: özcan yaman