Translate

Bu Blogda Ara

8)29 mart 2009--HANGİ GERÇEK?-EVRENSEL HAYAT eki KADRAJ

EVRENSEL HAYAT eki
KADRAJ
8)29 mart 2009
Özcan Yaman


HANGİ GERÇEK?
Ben, fotoğrafçılıkla ilgili açıklama yapmaya çalışmıyorum. Dünyada olup bitenlerle ilgili açıklama yapmak için fotoğrafı kullanmaya çalışıyorum.
JAMES NACHTWEY ( Amerikalı savaş fotoğrafçısı)

Gerçek nedir? “Gözünle görmediğine inanma” derler.
Peki gözümüzle gördüklerimiz gerçek mi? Gerçek bize sunulan yada gösterilen mi? Ya da algılamanın beyindeki yansıması mı?
Fotoğrafla bu gerçek nasıl yansıtılır?
Yine bir seçim günündeyiz. Bir düşünün, seçilmek için milyarlarca lira para harcıyorlar. Un, kömür, beyaz eşya, altın dağıtıyorlar. Neden ? Bizleri bu kadar çok mu seviyorlar ? Bunlara gerçek dersek, Bizi bu dağıttıkları eşyalardan mahrum bırakanlar ürettiklerimizden , emeğimizden. ücretlerimizden çalarak aldıklarını bu defa bizlerin iradesini sakatlamak için kullanmaya çalışmalarını hangi gerçekle açıklayabiliriz.?.
Seçildikleri takdirde alacakları maaşı yıllık olarak toplayın ve yaptıkları seçim harcamalarını düşünün. Alacakları maaşların yaptıkları harcamaların yanında devede kulak kaldığını göreceksiniz.Peki bu yalnızca adayların gücüyle mi açıklanır. Tabiî ki değil. Tüm bunlar onların örgütleri olan partilerinin gücüyle ve emekçi düşmanı politikalarıyla açıklanır.
Bu tabloya birde geniş açı objektifimizle bakalım.
Ne görüyoruz. Savaş ve bu savaşta bombalarla parçalanmış çocuklar,kadınlar,adamlar. Hemen ertesinde bu bomba atan eller o çocuklara oyuncak,çikolata vs. dağıtıyorlar.İşte dağıtılan bu eşyalar aynı amaçlıdır,  aynı elin yaptığı dağıtımdır.  
Nedeni o sözde insanileştirdikleri kapitalizmin daha da gelişmesidir.
Buradaki gerçek nedir.? Bu gibi sorulara verdiğimiz cevaplar neden – sonuç bağlantısı kurulmadan ele alınamaz. Sanatçı verdiği cevapları sanatının olanaklarını kullanarak ortaya koyan kişidir. Hangi gerçek?.. sorusunu soran fotoğrafçılar ellerindeki sanat aracının olanaklarıyla verdikleri cevapları ortaya koymak için vizörden bakanlardır.
Gerçekmiş gibi gösterilenleri sorgulayan ve ardındaki hakikati ortaya koymak için çalışan fotoğrafçılar birleşelim!..

Aşık İhsani’nin unutulmaz dörtlükleriyle bir seçim gününü daha sonlandıralım
Aç ölürüz,tok yaşarlar bu neden?
Yıkılsın bu hale hükümet eden.
Şura doğu, şura batı demeden
Güvercinler salacağız yakındır.
Çabalama bay düzenbaz
Taban uyanıyor taban!
Hele bir ayağa kalksın
Durduramaz onu baban.

………………………………..

-Seçimlere ayırdığımız bu haftayı , Polat Çağlayan’ın fotoğraflarıyla paylaşıyoruz. Fotoğraflarınızı beklediğimi hatırlatarak, bol fotoğraflı bir hafta diliyorum.

          
                                   

Fotoğraf: Polat Çağlayan
“Kapitalizmin KomploSU”


07) 22 mart 2009-- EL, EMEK VE FOTOĞRAF-Evrensel hayat eki

Evrensel hayat eki
07) 22 mart 2009
Özcan Yaman



EL, EMEK  VE FOTOĞRAF

İnsanoğlunun, doğayı değiştirme, dönüştürme ve öğrenme süreci sürüyor. Darwin yılı ve  Newroz derken konumuzda insan ve kültür oldu.
Günlük hayatta en çok kullandığımız kelimelerin başında gelen El, Emek, Kültür kelimelerinin yalnızca birer kelime olmadıklarını, hayatımızdaki önemlerine bir göz atalım istedim. İlk insandan, bugünlere gelinceye kadar geçirdiğimiz evrimleşme sürecine kısaca kültür diyoruz. İnsanın doğayla mücadelesindeki en önemli araçı Eli olmuştur. İnsan,İlk aleti yapmak için elini kullandı. Bu aletler yardımıyla evrimleşme sürecini hızlandırdı. Aletler geliştikçe beyni işlevini arttırdı. İlk başlarda avını yakalamak ve açlığını gidererek, yaşama hakkını koruma noktasından, daha mükemmele ulaşmaya doğru bir yol izledi. İnsanoğlu  tüm bu evrimleşme süreci içinde emekle emekleyerek yoluna devam ediyor.
El, dünyada ki en değerli alet sayılabilir. Beslenme için parmaklarımızı,  Savunma için yumruklarımızı kullanırız, Sevgimizi göstermek için  ne kullanırız? diye sorsak kısaca elimizi deriz.  Günlük ihtiyaçlarımızı giderirken, Çocuğumuzu severken, Kedi ve köpeklerle oynarken, elimiz o duygu alış verişlerinin beyinde kombine edilmesini sağladığını düşünün. Hapishane görüşlerinde , ayrı kaldığınız insana dokunabilmek için verilen emeği düşünün…
Ve o yüzden emekle yapılan güzel olur deriz. Tüm bu evrimleşme, ne yazık ki paranın icadıyla bozulma ve sömürüyü de getirdi. Bugün insanlığı tehdit eder duruma geldi. Üretenler ve Tüketenler olarak toplumlar sınıflara bölündü. Kapitalizm denen sistem, vahşiliğini türlü maskeler takarak, her geçen gün arttırmakta. Doğadaki tüm canlıların yaşam hakkı olan SU dan tutalım Kentsel dönüşüm diye yoksulların dışlandığı ve kenti, kendileri için kuracakları SOYLU bir yaşam örgütleme gayretleri içindeler. Tüm bunlara karşı, daha güzel bir dünya ve insanlık için, onlara inat SOYLULAŞ-MA diye bağıralım. Suyun ticarileştirilmesine karşı kamusal haklarımızı kullanalım, savunalım. Bilimin, Sanatın ve teknolojinin, insanlığa karşı kullanımı, biz karşı koyarsak engellenir. Bu sınıfsal bir sorumluluktur. Halkların hakları vardır. Kardeşlik ve özgürlüğün ancak böyle sağlanacağını ve kazanılacağını bilelim.
Deklanöre her basışımızda elimizi, parmağımızın katkısını kültürel gelişimdeki rolümüzü düşünelim. Bir canlıyı okşar gibi fotoğraf makinamızı kullanalım..
Güzel günlerde yaşamak ve güzelliğin fotoğraflarını da çekebileceğimiz günlere …
Daha nice Newroz’lara…

Yine fotoğraflarınızı beklediğimi hatırlatır
Bol fotoğraflı hafta dilerim.

………….

 
Fotoğraf:Çağlar Mirik

 “ Yeni gün”



   












Fotoğraf:Songül Şensoy

 “ Emekle var olmak…” 

























06) 15 mart 2009-- Neden fotoğraf çekiyoruz?

Evrensel hayat eki
06) 15 mart 2009
Özcan Yaman


Neden fotoğraf çekiyoruz?
Meraktı, hobi idi derken baktık ki fotoğraf çeker olmuşuz. Peki neden fotoğraf? Eğer bu sorunun cevabını verebiliyorsak o zaman fotoğraf yaptığımızı da söyleyebiliriz.
Fotoğraf görsel bir dildir denir/deriz. Doğrudur. Ama bu dili kullanmak ta maharet ister. Peki yeter mi? yetmez. Bu maharetimizi nasıl kullanacağımız önemlidir. Burada
Hayata bakışımız devreye girer. Yani değiştirilmesi için uğraşılacak bir ülke/dünyada olduğumuz. Gördüğümüz her şey gerçektir denir, Peki gerçekmiş gibi gösterilenlere ne diyeceğiz.? Seçimler iyice yaklaştı. Sokaklar, meydanlar hatta kamusal alanlar, gördüğümüz gerçekliğin, işgalinde değil mi? Evet, bir nesnellik durumu var. O halde gerçeklik de var. Burada doğruyu sorguluyorsak ve bize sunulanlardan gerçek-miş gibi olanları ayırmayı becerebiliyorsak hakikatle karşılaşıyoruz yada mış gibi olmayan gerçekle karşılaşıyoruz demektir. O zaman yalanla – doğruyu sorgulamamız gerekiyor.
Nazım’ın
“annelerin ninnilerinden
spikerin okuduğu habere kadar
yürekte, kitapta, sokakta
"yenebilmek yalanı"

anlamak sevgilim
o ne müthiş bahtiyarlık
anlamak gideni ve gelmekte olanı…” 
dizelerinde anlattıklarını fotoğraf makinesi aracılığıyla ne kadar yapabiliyoruz.?
Evet; Bilboardlara, duvarlara, gazetelere, tv’lere…velhasıl görselliğin/fotoğrafın olduğu yerlere bakalım ne kadar biziz.? Ne kadar nesne/madde olmalarının dışında gerçekler? Yani bizim olana ne kadar sahibiz? Dil demiştik, söz diyelim. Bizim sözümüz nerde? Hayatı bu açılardan kurmaya kalktığımızda, kuşatıldığımızı ve hatta neredeyse bize ait olanlarla üstümüze gelindiğini görüyoruz.
O zaman, fotoğraf çekeceğiz, paylaşacağız, sergileyeceğiz, göstereceğiz. Tartışacağız iyisini daha iyisini yapacağız. Utanmak, sıkınmak yok. Önümüz bol fotoğraf malzemeleri ile dolu.
Seçimler, mitingler, Su forumu meselesi, Darwin 2009 yılı, Kültür başkenti 2009 meselesi ve tabii ki Kentsel Dönüşüm(!) Arada 1 Mayıs 2009 yani malzeme çok. Bahar geldi, çiçekler açıyor, doğa her şeye rağmen gülümsüyor. Çiçekleri, böcekleri Gölgeleri, yolları, sokakları, insanları kısaca uyanışı çekeceğiz.

Bu hafta, Divriği Kültür Derneğinden Deniz Gerçek arkadaşın yolladığı fotoğrafı paylaşıyoruz. Fotoğraf’a isim vermemiş ben “uyanış” ismini yakıştırdım. Keşke cene kesilmeydi.
Fotoğraflarınızı bekliyor,
Bol fotoğraflı hafta diliyorum.

fotoğraf: Deniz Gerçek












05)8 mart 2009--TİNA MODOTTİ Fotoğraf sanatçısı, işçi, devrimci ve kadın

Evrensel Hayat eki
05)8 mart 2009
Özcan Yaman




TİNA MODOTTİ
Fotoğraf sanatçısı, işçi, devrimci ve kadın

Emekçi Kadınlar gününde, kadın fotoğrafçı Tina Modotti’yle merhabalar.
1896 yılında İtalya’da doğan, yoksulluk nedeniyle Avusturya’ dan Amerika’ya başlayan göçmenlik yıllarıyla çocukluğunu geçiren Tina Modotti çocuk yaşlarda tekstil atölyelerinde çalışmaya başlar. fotoğrafla tanışınca, vazgeçilmez silahı olarak kullanan ve çağdaşları arasında haklı bir yere oturan Tina Modotti 1923 yılında Meksika’ ya yerleşir. Büyük aşklar yaşar. Kadın kimliği ve onurunun ancak yeni bir dünya ve yeni insanla mümkün olacağını bilir. Fotoğrafçı, militan bir devrimci olarak yaşar. Ünlü fotoğrafçı Edward Weston’a aşık olur ve bu aşk onun fotoğrafla tanışmasını sağlar. Bu zamanda Tina fotoğraf dünyasına kendini kabul ettirir. Fotoğrafta  kendi dilini oluşturmuştur. Bir süre sonra Edward Weston’la ayrılırlar fakat dostlukları sürer. Sanatın yaşamında ne gibi bir yere sahip olduğunu ve politik tavrı ile nasıl birleştirilebileceğini örnekleriyle göstermiştir. Fotoğrafın kendi içinde değişik anlatım biçimlerini başarıyla uygulamıştır. Gerçekçi propaganda fotoğraflarıyla olduğu kadar, Soyut fotoğraflarıyla da başarısını ortaya koymuştur.Tina sanat ve fotoğraf anlayışını  “ Kendimi yalnızca bir fotoğrafçı olarak görüyorum. Benim fotoğraflarım genel olarak yapılanlardan farklı ise, sanat yapmak için değil, tersine hilesiz, dürüst fotoğraflar yaptığım içindi,r.(…) Söz konusu olan fotoğrafın sanat olup-olmadığı da değildir. Söz konusu olan iyi ve kötü fotoğraf arasında ayrım yapmaktır.” Der. Kadın fotoğraflarında Tina’nın Devrimci kadın bakış açısını yakalarız. Güçlü, berrak, dik ve güzeldir Tina’nın kadınları. Bu fotoğrafların sanatsal değeri yarım yüzyıl geçmesine rağmen bizlerde uyandırdığı duygu ve düşüncelerle bellidir. Fotoğraflarının konuları  kapitalist dünyadan başka bir dünya için mücadele eden insanlar için hala günceldir.
Tina için yazılacak çok şey var aşkları, yoldaşları, sanatı kısaca devrimci mücadelesi  ve güçlü bir kadın portresini burada anlatmamız olanaklı değil. 1942 yılında hayata veda etmiştir.
Tina Modottinin fotoğraflarına bakanlar,” Tina Modotti’nin fotoğrafları meksika’nın bir döneminin samimi ve çilekeş belleğidir.” diyorlar.  Pablo Neruda’nın Tina için yazdığı şiirden bir dörtlükle bu anlamlı günde andık.

Tina Modotti, bacı, uyumuyorsun sen, hayır sen uyumuyorsun.
Belki yüreğin dünkü gülü dinliyor, yeni gülü dinliyor.
Rahat et bacı.
Yeni gül senin, senin yeni dünya













04) 01.03.2009 ÇEKMEK Mİ- YAPMAK MI?

04) 01.03.2009 ÇEKMEK Mİ- YAPMAK MI? 


“Yaşasın Mücadelemiz”
Fotoğraf: Öner Artıç
Piyango çekiliyor, Araba çekiliyor, Lastik çekiliyor, Film çekiliyor, tabii ki Fotoğraf çekiliyor … Bazen uzatmak anlamında, bazen kayıt edilmesi anlamında. Acaba fotoğraf çekiliyor mu? yapılıyor mu? Herkesin her an kaydettiği görüntülere fotoğraf çekmek dersek, üzerinde uğraşılarak ölçülüp biçilerek, yalnızca nesnelliğin kaydedilmesini dert etmeden onu yorumlayıp yeniden sunma gayretinde yapılanlara fotoğraf yapmak diyebiliriz.
Geçenlerde bir oto tamircisine gittim. adam ;ne iş yapıyorsun? Diye sordu. Fotoğrafçı olduğumu söyleyince, acıyarak baktı, elindeki işi bıraktı.– ‘abi sizin işinizde bitti ya’ dedi. Ben bile çekiyorum. makinelar artık süper. Bak cep telefonuyla çektim bunları, nasıl? Diye sordu. Bende aaa süper ya dedim!.
Sonra çekmekle/yapmak arasında ki farkı düşündüm.
Fotoğraf paylaşım sitelerinde bir araya gelen binlerce insan büyük bir dertle fotoğraf yapmaya çalışıyorlar. Gerçekten çok başarılı olanlar var. Dilerim bu fotoğraflar toplum tarafından sergilerde olsun izlenebilsin. Neyse yer sınırım daralıyor, ilerde bu konuya devam ederiz.
www.fotograf .web.tr sitesi yıllardır kendi aralarında fotoğraflarını paylaşan bir grup.
“Bizim Siteden” başlıklı, onaltı fotoğrafçının çalışmalarıyla bir karma sergi açtılar. Ben bu sergide fotoğrafın yapıldığını gördüm. Eğer sizlerde İstanbul da iseniz ve beyoğluna yolunuz düşerse ÇHD: sergi salonunda bu sergiyi izlemenizi öneririm.www.fotograf.web.tr sitesinden daha geniş bilgiye ulaşabilirsiniz.
Bu sergiden Öner Artıç’ın “ Yaşasın Mücadelemiz” isimli fotoğrafını paylaşıyorum.
Bol fotoğraflı haftalar…