Pandemik kaos
Diyorlar ki; “Dünyamız COVID-19 virüsü tehdidi altında. Zengin fakir ayırmıyor. Hepimiz aynı gemideyiz. Sosyal izolasyon, temizlik”... Pandemiyle birlikte yönetenlerin ağzından düşürmedikleri bu söylemler ne kadar doğru? Üstüne komplo teorilerini ekleyin… Eğer “nedenleri” sormaz veya sorgulamazsak kader deyip ya Allah’a havale etmemiz ya da sineye çekmemiz bekleniyor.
Kapitalizm öyle bir sistemleşti ki 1929’da yaşadığı
krizi ve yeni ortaya çıkan pandemiler dönemine ‘vahşi kapitalizm’ dönemi
dediler. Ardından ‘insani kapitalizm’ kavramını geliştirdiler ‘neoliberal’
politikalar dediler. Sözde daha demokratik, fırsat eşitliğine dayalı, sorumlu
ama serbest ekonomik serbestlikli falan. Brecht’in deyimiyle ‘…Ama ekmek
satılmadı daha ucuza’… Adaletsizlik ve gelir dağılımı aldı başını gitti. Dünya
nüfusunun yüzde 15’lik dilimi her şeyin sahibi oldu. E kolay değil tabii
daha daha fazla kazanmak için doğayı talan etmeyi ihmal etmeden, ekoloji, börtü
böcek hayvanların yaşam alanları ne varsa canına okumaya başladılar. Sonra
deniz altı- üstü, gökyüzü, hava, oksijen, yağmur para indexlenebilecek ne varsa
içine edilmelerini sağladılar. Yeter mi? Yetmez tabii. Ortadoğu’da hegemonya,
milliyetçilik ve inançlar üstünden savaşlarda milyonlarca insanın ölmesini
sağlarlarken bol bol silah sattılar. Ama yeter mi? Yetmez tabii. Sağlık,
teknoloji alanlarını ‘modern’ daha ‘modern’ hale getirip yeni ilaç ve kimyasal
savaş endüstrileri geliştirip daha çok kazandılar. Bir yılda sömürge ülkeler
diyebileceğimiz Afrika ülkelerinde açlık ve yoksulluk ile buna bağlı
hastalıklardan ölen çocuk sayısı milyonları geçince pandemiye ne gerek vardı
ki. Takdir-i ilahi sayılsındı. Onlarla aynı gemide değildik ve dünyanın zengin
ülkelerine bir salgın yoktu.
Yani sınıfsal bir seçim yapıyordu hastalıklar,
virüsler. Ve insanlar öbür dünyaya göçüyorlardı. Ama bu sefer yaşananlar çok
başkaydı. Sınıf, sınır yani zengin fakir ayırmıyordu. Korona, işte insanlık
düşmanı bir virüs.
Dünyanın içine bu kadar edilirse o pislikten bıkan
doğa yeter deyip virüs silahını yarattı. Evet önceleri de pandemiler oldu.
İnsanlar öldü(rüldü). Ama kapitalizm yeni kavramlarla revize edildi.
Vahşilikten insaniliğe evrilmiş. Adaletsizlik ve sömürü daha da katmerleşti.
Anlayın artık doğa ezilenleri yoksulları uyarıyor
aslında ‘Yıllardır sömürülüyor, yaşam haklarınız elinizden alınıyor hâlâ bir
halt edemiyorsun’ diye isyan ediyor. Dünya sistemi şimdi çıkış yolu arıyor.
Neoliberal politikalar çöküyor. Büyük bir kaos derinlerden geliyor.
Bir saat, bir dakika bile sermaye için para demekken
üç ay rölantide çalışmak mahvolduk seslerini işitiyor musunuz? İşçiler
yoksullar çalıştırılırken, patronlar korunaklı mekanlarında pandeminin
bitmesini bekliyorlar. Yeter ki makineler çalışsın. Bu eşitsizlik bile
sınıfsal ayrımın ne olduğunu gösteriyor. Borsa rakamları birbirine karışıyor,
istatiksel veriler hızla aşağıya iniyor. Sermaye bağırıyor kahrolsun COVID-19
aman Allah’ım ikinci üçüncü dalgalarda gelebilirmiş eyvah ki eyvah.. Gitti
gidiyor paralar…
Dikkat ettiniz mi? Gündem her yerde koronavirüs
salgını. Savaşlar durdu veya Libya’da olduğu gibi maske takıp birbirlerini
öldürüyorlar. Suriye meselesi ne oldu? Ambargolar ne oldu? Küba deldi yine
‘İnsan sağlığı söz konusuysa gerisi teferruat’ diyerek insanlık dersi vermedi
mi? Amerika yalpalayıp duruyor, İngiltere boşuna ‘doğal bağışıklık’ yöntemini
deneyelim demedi.
Pandemi kapitalizmi bir kez daha sorgulamaya çağırdı.
Şimdi fedakarlık zamanı işçiler köle olun her şey eski haline dönsün
diyecekler.
Kısacası; Doğaya insana saygılı bir sistem kurulmazsa
daha çok kısa süreli pandemiler yaşayacağız. Kaos homurdanarak başladı. Benden
söylemesi…
https://www.evrensel.net/yazi/86438/pandemik-kaos