EVRENSEL GAZETESİ
KADRAJ
24)18 temmuz 2009
Özcan Yaman
DÜNYA TARİHİ VE FOTOĞRAF
"Eğer bir öyküyü sözcüklerle anlatabilseydim bir fotoğraf
makinesinin arkasından sürüklenmem gerekmezdi " Lewis Hine
Fotoğraf yapmaya başladığım yıllarda mimarlık bürolarında ve inşaat
firmalarında bir fotoğraf görürdüm. Güzel çercevelenmiş ve büyük boy. Mekanın
en güzel yerinde asılıydı. Kiminde fotoğrafçının ismi yer alırdı Lewis Hine.
Bir inşaatta çalışan, yerden metrelerce yüksekte demir kolona oturmuş işçiler.
O firmalar sanki kendi inşaatlarının reklamını yapıyorlardı. Bu
fotoğrafları da övünç kaynağı olarak kullanıyorlardı. Geçen haftalarda
katıldığım “Genç işçiler buluşuyor kampında” Dr.Erkan Aydoğanoğlu’nun
Sendikalar ve siyaset- Kapitalizm ve Kriz konulu sinevizyonlu sunumunda bu
fotoğraflarla ve Lewis Hine ile tekrar karşılaştım. Aynı fotoğrafların
karşılıklı kullanım biçimleri…
Bizleri 17. yüzyıl sonlarından alıp 21. yüzyıla getiren güzel bir
sunumdu. İşçi sınıfının mücadeleler tarihi ve gelinen kriz in nedenlerini
ortaya koyması bakımından önemliydi. Önemli olan bir diğer noktada başta Lewis
Hine’nin olmak üzere belgesel fotoğraflardı. Fotoğraf atölye çalışmalarında
işlediğimiz belgesel fotoğrafın, yaşadığımız dünyanın gerçekliğini ortaya
koyması bakımından önemini pratikte işçi sınıfı mücadelesindeki yerini bizlere
gösteren Dr.Erkan Aydoğanoğlu arkadaşa teşekkürlerimi bir kez daha sunuyorum.
Seminerden çıkan arkadaşların ‘iyiki fotoğraf atölyesine gelmişiz,
anlattıklarınızın ne kadar önemli olduğunu gördük’ demeleri beni daha da mutlu
etti.
Yaklaşık 200 yıllık tarihi incelediğimizde neredeyse belgesel fotoğraf,
sınıfsal mücadeleler tarihi ile gelişimini bir eş zamanlılık ile kuruyor.
Fotoğraf ın icadından bu yana olan gelişmeler toplumsal değişim ve mücadeleler
tarihiyle senkronlanıyor.
Dünyada…1785 buharlı makineların tekstil atölyelerinde kullanılması, 1789 Fransız
devrimi, 1810-1812 makine kırıcılığı yılları, 1820 işçiler örgütlenmeye
başlıyorlar, 1824 yılında İngiltere de
ve 1884 yılında Fransa da sendikalar
yasal örgütler olarak tanınıyor. 1826 dünyanın ilk fotoğrafı. 1844 F .Engels’in ‘İngiltere
de emekçi sınıfın durumu’ eserinde sendikalarla ilgili tesbitler önem taşır. 1848
Komünist manifesto yayınlandı, 1864 I.Enternasyonel toplandı.( Uluslararası
emekçiler Birliği), 1886 1 Mayıs, 1871 Paris komünü, 1871 ler Paris
komününde barikatlarda çekilen fotoğraflardan teşhisle yakalanıp öldürülen
komünist ve devrimciler. 1890 Belgesel fotoğrafçı Jacop Riis’in diğer
yarı nasıl yaşıyor? Fotoğrafları, 1900-1920 yıllarında Lewis Hine’nin
sosyal belgesel fotoğrafları.1914-1918 I.Emperyalist Paylaşım savaşı, 1917 Ekim devrimi, 1919 III. Enternasyonel kuruldu,
1921 yılında dünya sendikalar kongresi sonunda bölünme ve Kızıl sendikalar
enternasyoneli ( Profinter) ile Uluslar arası özgür sendikalar federasyonu (İFTU) ortaya çıkmıştır.1929
Amerika’da Büyük kapitalist kriz … ve diğer belgesel fotoğrafçıların
çalışmaları bu yıllar ve sonrasını bizlere sunuyor…
Türkiye’de 1835 yılında ilk fabrika kurulmuştur. (Haliçte fes
fabrikası, şimdiki feshane), 1860 Sendika olmayan yardımlaşma denekleri benzeri
işçi örgütleri, 1863 yılında Zonguldak kömür madenlerinde Osmanlı döneminin ilk grevi gerçekleşir. 1879
yıllarında grevler yaşanır fakat adı işin durdurulması anlamına gelen ‘Tatil-i
Eşgal’ dir…, 1894 Osmanlı amele cemiyeti kurulur, 1908 II. Meşrutiyet , 1908
sonrası yarı feodal yarı kapitalist üretim ilişkileri işçi sınıfının gelişmesi
yılları olmuştur. 1910 Osmanlı toprakları üstünde Hüseyin Hilmi bey (İştirakçi
Hilmi) tarafından ilk sosyalist parti ‘Osmanlı sosyalist fırkası’ kurulur. Kısa
bir zamanda ‘Memleketin emniyet ve asayişi namına kapatılır. Birinci
Emperyalist Paylaşım savaşı sıralarında
ve işçi hareketleri ve sosyalist akımlar İttihat ve Terakki Fırkası tarafından
bastırılır.
Dünya ve Türkiye tarihine baktığımızda, Kapitalizmin ortaya çıkışı ve
gelişiminin sınıfsal mücadelelerin de tarihini oluşturduğunu görüyoruz. Açlık
ve yoksulluğun ezilenlerin kaderiymiş gibi sunulmalarına karşılık, gelişen ve
mücadele eden işçilerin bunun bir kader değil kapitalizmin sömürüsüne karşılık,
üretim araçlarına sahip olma mücadelesidir.
İnsanların kaderlerini değiştirmek için, en azından ‘nesnel
gerçekliğin’ farkına varmalarında ise fotoğraf önemli bir rol oynamıştır oynamaktadır.
Yukarıdaki liste uzar gider. Yararlı olacağını düşünerek belgesel
fotoğraftaki gelişmeleri gösteren kronolojik bir listeyi inceleme ve araştırma
yapacak arkadaşlar için sunuyorum:
Joseph Nicephore Niepce (1765 – 1833), Louis
Jacques Mande Daguerre (1787-1851),William Henry Fox Talbot ( 1800-1877),
Hippolyte Bayard (1801-1887),Robert Adamson (1821-1848), David OPctavius Hill
(1802-1870), Andre Adolphe Eugene Disderi (1819-1889),Nadar (1820-1910),Etienne
Carjat (1828-1906), Roger Fenton (1819-1869),James Robertson (1813-1888),
Abdullah Biraderler (1865), Mathew B. Brady (1823-1896), Alexander Gardner
(1821-1882),Timothy O’Sullivan (1840-1882), Julia Margaret Cameron (1815-1879),
Frank M. Suttcliffe (1853-1941),Peter Henry Emerson (1856-1936)
Eadward Muybridge (1830-1904), Etienne Jules Marey (1830-1904),Jacob A.Riis (1849-1914), Lewis Wickes Hine (1874-1940 ), Eugene Atget (1857-1927),Jacques Henri Lartigue (1894-1977), Erich Salomon (1886-1944), Felix H. Man (1893-1985), August Sander (1876-1964), Brassai (1899-1984), Henri Cartier Bresson (1908-2004), Bill Brandt (1904-1983), Robert Doisneau (1912-1995), Weegee (1899-1968),Margaret Bourke White (1904-1971),W. Eugene Smith (1918-1978), Dorothea Lange (1895-1965), Walker Evans (1903-1975), Robert Capa (1913-1954), David Douglas Duncan (1916), Don McCullin (1935),Philip Jones Griffiths (1936), Robert Frank (1924), Ara Güler (1929),Josef Koudelka (1930), Sebastia Salgado (1944) Diana Arbus (1923-1971), Gary Winogrand (1928-1984), Bruce Davidson (1933),Lee Friedlander (1934), Larry Clark (1943)
Eadward Muybridge (1830-1904), Etienne Jules Marey (1830-1904),Jacob A.Riis (1849-1914), Lewis Wickes Hine (1874-1940 ), Eugene Atget (1857-1927),Jacques Henri Lartigue (1894-1977), Erich Salomon (1886-1944), Felix H. Man (1893-1985), August Sander (1876-1964), Brassai (1899-1984), Henri Cartier Bresson (1908-2004), Bill Brandt (1904-1983), Robert Doisneau (1912-1995), Weegee (1899-1968),Margaret Bourke White (1904-1971),W. Eugene Smith (1918-1978), Dorothea Lange (1895-1965), Walker Evans (1903-1975), Robert Capa (1913-1954), David Douglas Duncan (1916), Don McCullin (1935),Philip Jones Griffiths (1936), Robert Frank (1924), Ara Güler (1929),Josef Koudelka (1930), Sebastia Salgado (1944) Diana Arbus (1923-1971), Gary Winogrand (1928-1984), Bruce Davidson (1933),Lee Friedlander (1934), Larry Clark (1943)
Lewis Hine, 1900-1930 yılları arasında çektiği Yoksullar,Göçmenler,
Çocuk işçiler, ve Empire State Building'te çalışan işçilerin fotoğraflarıyla
sosyal belgeci fotoğraf ustası olarak adını tarihe kazınmayacak biçimde
yazdırmaıştır. Lewis Hine, estetikten yoksun bir aktarmacı olmamıştır. Fotoğraf
estetiğinin nasıl olacağınıda göstermiştir. Birinci dünya emperyalist paylaşım
savaşı başladığında objektifini savaşa çevirdi ve savaşın yıkımını görüntüledi.
Fotoğraf yazarları Hine için, "Çalışma mekanları ve koşulları
düşünüldüğünde fotoğrafları daima iyi hatta mükemmeldi" diyorlar. Amerika
işçi sınıfını çekmeye başladı. Empire State Building'te çalışan işçilerin
1000'den fazla fotoğrafını çekti. Fotoğraflarını Çalışan Adamlar (Man at Work)
isimli bir kitapta topladı. Gökdelen iskelelerinde çekilen fotoğraflar aynı
zamanda çalışanları yüceltiyordu.
Amerika'ya gelen göçmenleri vahşi sömürü
koşulları bekliyordu. Lewis Hine'in, işçilere duyduğu sevgi, onların yaşam
koşullarını değiştirme isteği, çocukların çalıştırılmasına duyduğu tepki, salt
bir aydın tepkisi değildi. Bütün zamanını insanlık dışı biçimde 14-15 saat sefalet ücretiyle çalışmak zorunda
bırakılan işçilere adamıştır denilebilinir, Bu durum Hine'ın içini sınıf
kiniyle doldurmuştur. Ve kendini, bu insanların yaşamlarına karşı sorumlu
hissetti. Objektifini "aşağıdakilerin" öykülerini anlatabilmek için
sömürü çarklarına çevirdi. Amerikan rüyasına sırtını dönen Hine, geleceği, yoksulların
ve ezilenlerin tarafında yer alarak gösterdi. Lewis Hine'nin, fotoğrafları,
zulme ve sömürüye karşı bilinçli olarak kullanılan araç oldu, daha iyi bir
yaşam kurmalarına yardım amacıyla birçok dergide, raporda kullanıldı.
Fotoğrafları adaletsizliğin kanıtlarıydı. Çünkü Hine, gerçek dünyanın, gerçek
insanlarını çekiyordu.
Göçmenler, Amerikan burjuvazisi için ucuz işgücünden başka bir şey değildi ve buna çocuklar da dahildi. Uzun ve ağır çalışma koşulları, kötü evlerdeki yaşam çocukların gelecek umutlarını daha yeşermeden tüketiyordu. Bu gözlemlerini Çocuk Emeği Bülteni'nde yazdı: "...yıllardır Maine'nin konserve fabrikalarından Teksas'ın tarlalarına binlerce sanayi topluluklarında, sürüklenip duran çocuk işçileri izledim. Onların trajik hikayelerini dinledim ve kazanma şanslarının bulunmadığı bu endüstri oyunundaki mücadelelerini gördüm. Keşke edindiğim deneyimleri, tanık olduğum yaşamları size kuşbakışı izletebilseydim."
Hine yılmadı, fabrikalarda, atölyelerde işçileri çekebilmek için kılıktan kılığa girdi. Patronların karşısına bazen bir serseri, bazen bir pazarlamacı olarak çıkıyordu. Yangın müfettişi, sigortacı, İncil satıcısı. Fotoğraf çekebilmek için her yolu deniyordu. Fabrikaya girmeyi başaramadığında erken saatlerde işçi evlerini ziyaret ederek yorucu ve uzun bir güne başlayacak olan çocuk işçilerin fotoğraflarını çekiyordu.
Göçmenler, Amerikan burjuvazisi için ucuz işgücünden başka bir şey değildi ve buna çocuklar da dahildi. Uzun ve ağır çalışma koşulları, kötü evlerdeki yaşam çocukların gelecek umutlarını daha yeşermeden tüketiyordu. Bu gözlemlerini Çocuk Emeği Bülteni'nde yazdı: "...yıllardır Maine'nin konserve fabrikalarından Teksas'ın tarlalarına binlerce sanayi topluluklarında, sürüklenip duran çocuk işçileri izledim. Onların trajik hikayelerini dinledim ve kazanma şanslarının bulunmadığı bu endüstri oyunundaki mücadelelerini gördüm. Keşke edindiğim deneyimleri, tanık olduğum yaşamları size kuşbakışı izletebilseydim."
Hine yılmadı, fabrikalarda, atölyelerde işçileri çekebilmek için kılıktan kılığa girdi. Patronların karşısına bazen bir serseri, bazen bir pazarlamacı olarak çıkıyordu. Yangın müfettişi, sigortacı, İncil satıcısı. Fotoğraf çekebilmek için her yolu deniyordu. Fabrikaya girmeyi başaramadığında erken saatlerde işçi evlerini ziyaret ederek yorucu ve uzun bir güne başlayacak olan çocuk işçilerin fotoğraflarını çekiyordu.
Lewis
Hine’ın fotoğrafları, işgücünün kötüye kullanımına ait federal yasaları
etkilemiş ve bu yasalar değiştirilerek çocuk işçiliğinin önlenmesi ve daha
insanca çalışma koşullarının oluşturulmasına katkıda bulunmuştur. Sosyoloji
üzerine eğitim almış. Öğretmenlik yapmış olan Lewis Hine hala bizlere öğretmeye
devam ediyor.
1920
‘li yıllara oranla daha modern görünseler de aynı sorunları yaşamıyor muyuz.?
Kapitalizmin krizleri devam ediyor. Çocuk işçiler yine var, Terörle mücadele
adına çocuklar sorgulanıyor hapse atılıyor,Savaşlar emperyalistlerin oyun
alanları olmaya devam ediyor. Kredi kartları mağduru insanlar intihar ediyor. Her
geçen gün yoksullar daha yoksul, zenginler daha zengin olmaya devam ediyor. Önce
vatan,önce ahlak diyerek ezilenleri milliyetçilik, ulusallık batağında yok
etmeye çalışıyorlar. Vatan insanın karnının doyduğu yerdir. Yoksulluğun vatanı
olmaz. Ekmek olmadan ahlak olmaz. Tarih bizlere bunları gösterir. Bugün
yaşadıklarımıza bakınca, dertler değişmeden, tarihlerinde değişmediğini
görüyoruz. O zaman tarihi değiştirmek için verilen mücadelede, fotoğraf
makinelarını bir silah gibi kullanmak biz fotoğrafçıların işidir...
Bol
fotoğraflı bir hafta dilerken önerilerinizi ve fotoğraflarınızı beklediğimi
hatırlatırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...