Translate

Bu Blogda Ara

424-Duydunuz mu? İnşaat işçisi fotoğraf sergisi açmış...Özcan Yaman-evrensel-27 nisan 2018

Fotoğraf: Hakan Ottaş


Duydunuz mu? 

İnşaat işçisi fotoğraf sergisi açmış...

Hakan Ottaş İnşaat İşçisi. Harç karar, duvar örer, oturamayacağı dahası yakınından dahi geçemeyeceği binalar yapar. Onun da itirazları var. Daha iyi daha güzel bir dünyanın özlemini duyar. İşinden, eşinden zaman ayırarak fotoğraf çeker. İtirazlarını fotoğrafın diliyle göstermeye, duyurmaya çalışır. Duygularını, sevinçlerini, acılarını paylaşır. Fotoğrafın bu anlamda bir iletişim aracı olduğunu keşfeder. Kimi zaman fotoğraf çeker kimi zaman fotoğraf yapar. Sosyal medyadan paylaşır. Kendini geliştirdikçe güveni artar. Arşivi zenginleşir. Karma sergiler derken o büyük an gelir. Kişisel fotoğraf sergisi...
Mersin’de yaşayan ve 30 yıldır inşaatlarda çalışan Hakan Ottaş, tersane emekçisi olan Şair Yazar Sennur Sezer’den etkilenmiş. Ottaş, işçilerin yaşamlarının sadece çalışmak olmadığını söylüyor. Aynı zamanda düşünen hayaller kurabilen insanlar olduğunu, işçilerin de sanat yapabileceklerini hem de en hakikisinden bir içerik katabileceklerini gösteriyor. Hakan Ottaş 5 yıl önce fotoğrafla ilgilenmeye başlamış. Çektiği fotoğraflarla içinde yaşadığı dünyayı bizlere gösteriyor. Fotoğraflarından mini bir seçkiyi Mersin’de Ziraat Bankası Pozcu Şubesinin yanında bulunan inşaatta 21-22 nisanda sergiledi. Umarım gördüğü talep üzerine sergi süresi uzatılır ve başka inşaatlarda da açılır.
Sergi öncesi Hakan’la internet üzerinden görüştük, sergileyeceği fotoğrafların çoğunu gördüm. Gönül isterdi ki Mersin’de sergisini görebileyim. Olmadı başka bir sergiye diyelim. Hakan’ın bu girişimi bana 1930’lar Almanyası’nda yayımlanan AIZ’yi  (resimli işçi gazetesi) hatırlattı. ‘‘Herkes fotoğraf çekebilir!’’ sloganıyla işçi semtlerinde açılan fotoğraf kursları ve haftada 500 bin tirajlı işçi gazetesinin işçi fotoğrafçıları...
Hakan’ın fotoğrafları hakiki fotoğraflar olarak sorguluyor yaşamı. Fotoğraflar yalnızca inşaatlardan değil. Fotoğrafın değişik alanlarını kapsıyor. Genel olarak belgesel diyebiliriz. Bazen makro denemeleri manzara, çiçek, hayvan kısaca yaşadığı ortamdan herkesin bakıp geçtiklerinden gördüklerini çekmiş. En güzeli ise fotoğrafların inşaatta sergilenmiş olması. Fotoğrafçının mesleği, fotoğrafların konusu ve mekanın oluşturduğu birlik serginin amacını ve sunum şekli aynı zamanda bir performans sanatının da uygulandığını gösteriyor. İzleyicilerin yorumlarına bakılırsa artık Hakan iflah olmaz , bol bol sergi göreceğiz gibi.
Fotoğraflar üzerine uzun uzun konuşulabilir ama beni etkileyen 2 keçinin bir koltukta oturan fotoğrafı oldu.
Ellerine gözüne sağlık Hakan. Bir de seni yüreklendiren dostlarının ısrarına...
Evet işçiler de fotoğraf yapabilir.






423-HER YER SANAT ALANIDIR, HERKES SANATÇI. Özcan yaman-Evrensel 14 nisan 2018



Her yer sanat alanıdır, herkes sanatçı

Galeri, müzayede, sergi, fuar, bienal, trienal, müze gibi kültür ve sanata dair olan kavram ve sözlerin gelip dayandığı yer para, özgürlük-özgünlük ve toplum. Bu kaotik durum çelişkili birliktelikler oluşturmaya devam ediyor. Hayatı bir bütün olarak algıladığımızda bazı şeylerin değişmesini istemek de bir hak oluyor. Piyasanın kural ve kanunlarına karşı durmak ne kadar mümkün? Ya da mümkün mü? Kültür, toplumsal bir dönüşüm gösterene kadar çelişkili birliktelikler oluşturacak. Bu durum kafaların karışıklığının daha epey süreceğini gösteriyor. Sanat piyasasının kurallarına alternatif sanat hareketleri bir farkındalık yaratabilir mi? En azından denemeye değer...

‘‘Kafalar Hep Karışık’’ ismiyle ortaya çıkan bir sanat hareketi çalışmalarını sürdürüyor. İlk sergisini (Performans etkinliğini demek daha doğru) 2017 yılında Balat’ta, ikincisini 2018 yılında Beyoğlu No11’de gerçekleştiren sanatçılar, yeni bir etkinlikle ortaya çıkıp kaybolacakları ‘‘Kafalar Hep Karışık 03’’ sergi ve performanslarını 15 Nisan Cumartesi günü Creatölye’de gerçekleştirecek. Basın bülteninde amaçlarını ve ne yapacaklarını şöyle açıklıyorlar;
Ortak ifade gücümüz olan sanatı; sadece belli kesimlerin tekeline hapsetmek, sadece bu kesimlerin atıfları ile değer biçmek ve erişimini toplumdan kopartmak çağımızın en büyük kayıplarından biri.
“Kafalar Hep Karışık” açık ve bağımsız alanlar yaratma çabasına odaklanan bir seri performans.
Kafalar Hep Karışık sergisinde sergilenen işlerin hiçbiri satılık değil ve fiyat etiketleri yok. Bu bağlamda performans sanat eserinin ve sanatçının “değer”ine dair ölçütlerin yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılıyor. Üçüncüsü gerçekleşecek olan seride 26 sanatçı, 65 çalışmasını bedelsiz olarak paylaşacak.
SANATÇILAR: Aybala, Betül Cankara, Birce Kirkova, Bülent Üstün, Ceren Aksan Mumcu, Değer Esirkuş, Drimchi_Ka, Efe Ünsal, Emre Durmaz, Evren Uysal, Farshad Shamgholi, Ferahi Mengeş, Fethi Karaduman, Hüseyin Özkan, Kadir Amigo Memiş, Mehmet Turgut, Melanie Völker, Özcan Yaman, Rakun, Rastarules, Tunç “TURBO” Dindaş, Turgay Topçuoğlu, Tutku Bulutbeyaz, Umut Yalım, Uyku, Zeynep Soref. Küratör Öyküm Pala
SAHNE: Ege Çubukçu, Evren Ünsal, Farazi, Kamufle, Sorgu, Tolerance Break
TARİH: 15 NİSAN 2018, SAAT: 16.00, AÇILIŞ – 17.30, SON ÇAĞRI-18.00 ÇEKİLİŞLE ESERLERİN DAĞITIMI YAPILACAK. Sizler de katılıp beğendiğiniz bir eseri alma şansını kullanabilirsiniz.
YER: CREATÖLYE (Cihangir Mahallesi Oba Sokak No:2 Beyoğlu / İstanbul)

422-DUVARIN GÖR DEDİĞİ-Evrensel-özcan yaman-6 nisan 2018



422-DUVARIN GÖR DEDİĞİ...
Mayakovski’nin “Sokaklar fırça, alanlar paletimizdir” sloganıyla sanat ordusunu sokağa davet edişinin üzerinden çok yıllar geçti. Ama bu çağrı yerini bulmuş sokaklar hâlâ fırça ve palet işlevini sürdürüyor...
Kent kültürü adı altında bilboardlar ve paralı ilan panoları her yeri kaplasa da grafitiler varlıklarını göstermişlerdir. Grafitiler her ne kadar muhalif bir iletişim alanı olarak ortaya çıkmış olsalar da düzenin sistemi bu alanı da kendi kontrolüne almaya çalışmıştır. Kimi zaman başarmış, kimi zaman başaramamış sürüp giden bir mücadele alanı olarak sokaklar ve duvarlar hep var olmuşlardır. Duvar gazeteleri kültürü özellikle 1917 Sovyet Devrim yıllarında halkın okulu olmuş, iletişimin ve eğitimin bir parçası olarak kullanılmıştır. Batıda ise ezilenlerin, yok sayılanların sesleri duvarlara bazen gazete bazen grafiti olarak yansımıştır. Özellikle grafiti deyince ilk akla gelenler Jean Michel Basquiat, Bansky gibi adaletsizliğe ve anlamsızlığa karşı savaş yürütenler seslerini duvarlarda görünür kılmışlardır. Latin Amerika’dan Türkiye’ye kadar içinde sistem eleştirisini taşıyan, ironi barındıran görsel bir sanat dalı olarak yayılmış durumdadır.  ‘Grafiti ve duvar gazeteliğini’ günümüzde kültür bakanlıkları, belediyeler ile koca koca holdinglerin sosyal sorumluluk adı altında ‘’duvarlarla bir iletişim olacaksa onu da biz yaptırırız!’’ dercesine sahiplenmelerinin nedeni ayrıca sorgulanmaya değer. Ne olursa olsun ‘’Duvarın Gör Dediği’ bir mesaj vardır. 
Bazen otoritenin reklam amaçlı çabaları bazen vur kaç taktiği ile imzalarından tanıdığımız grafiticilerin mesajları, savaşın sokakta duvarlarda sürdüğünü bizlere gösteriyor.  
Günlük hayatta görüp tebessüm ettiğimiz ya da durup düşündüğümüz bu savaş ‘şimdi’nin görünen yüzüdür. Yarın yeni bir mesajın verileceği bir mecra olarak bilboardlara inat görsel dildir. Geçen zaman içinde tarihe kalmaları Fotoğrafçı Metin Ekinci gibi yaşamla ilişkilendirildiğinde kalıcılaşır. 
Metin, enstantene ve sokak fotoğrafçılığı olarak belgesel bir projeyi uzun yıllar boyunca gördüğü izlediği duvarlardaki görselliği insanla, çevreyle grafiti arasındaki bağı fotoğraflayarak geçmişi kalıcılaştırmıştır.
Metin Ekinci’nin objektifinden ‘Duvarın Gör Dediği’ sergi 14 Nisan -3 mayıs 2018 tarihlerinde İFSAK’ta sizleri bekliyor.