Translate

Bu Blogda Ara

26)02 Agustos 2009 DEPREM İÇİN SAAT ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR!.



DEPREM İÇİN SAAT ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR!.

Marmara depreminin yıldönümüne geldik. Bildiğiniz gibi 17 ağustos 1999’da yaşamıştık deprem şokunu. Koskoca on yıl geçti. Yazının başlığı Oğuz Gündoğdu hocaya ait. Bu yılki anmalarla ilgili toplantılarda, hocanın önerisiydi. Gerçekten deprem gerçeğini tüylerimizi ürperterek hatırlatan bir cümle.
O yılları düşündüm. Haftalarca deprem bölgelerinde koşturduk. Kimimiz fotoğraf çekti, kimimiz video çekti. O günleri belgeledik. Berber’den, doktora mimardan, öğretmene her alandan insanlar karşılıksız emek ve güç verdiler. Ben Derince Emek çadır kentinde bir hafta boyunca çalışmıştım. Daha sonraları sevgili Fadime ana ile ziyaretlerimiz oldu. Çektiğim diaları İstanbul’a yolluyordum. Film çektiğim ve sağa sola film olarak yolladığım için bugün 5-6  kare fotoğraf kaldı elimde. Bunlardan biri “Sevgiyle yapılan yıkılmaz” ismiyle kullandığım fotoğraftır. Evet, sevgi emek ister…
On yıl geçti. Ne değişti? Nerdeyse, deprem gerçeği unutturuldu. Fotoğraflar ve videolar nostaljik  birer görüntü haline dönüştürüldü. Hatta, sanki Irak savaşından kalma görüntülermiş gibi kanıksattırıldı. Görüntüleri, inşaat şirketleri reklamların da kullanacakları birer malzeme haline getirdiler… “Şu kadar bin hatta milyon doları verin, depreme çoook dayanıklı garantili yapılarda oturun!”…
Sormak gerekiyor, Devlet ne iş yapar? Belediyeler ne iş yapar? Anayasa; “Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.” diyor. Evet doğrudur, ama kimler ve kimin için diye sormak gerek. Seçim sistemi, Yök meselesi, Kürt sorununa bakış açısı ve uygulamalar ne kadar demokrasi kavramıyla örtüşüyorsa, Hala devlet organı içinde Diyanetin ne işi var, bütçesi nerede ise eğitim bütçesinde olup Sünni müslümanlardan yana, dinci-bölücü bir mekanizma ne kadar Laik’likse. Ülkede ki toplam gelirin yüzde seksenini, yüzde yirmilik dilim bölüşüp yerken, Diğer yüzde seksenlik dilim, yüzde yirmi ile açlık sınırında yaşıyorsa ve orta sınıf diye nitelenen beyaz yakalılar hızla eritilip alt gelir grubuna sokuluyorsa, bu dengesizlikte nerede sosyallik ve hukuk?...Ama doğrudur. Eğer, Siz yüzde yirmilik dilimde yer alıp, üst gelir durumuna sahipseniz, Demokrat, Laik,ve Sosyal bir hukuk devletinde yaşadığınızı iddia edebilirsiniz. Unutulmamalı ki adaletsizliğin olduğu yerde ne hak ne hukuk vardır. Dolayısıyla Sosyal devlet hiç yoktur.
17 ağustos depreminde emek örgütleri sınıf dayanışmasını göstermeseydi, deprem enkazı altında kalan devleti yöneten hükümetler beceriksizlikleriyle yüzlerce insanin daha ölmesini seyredeceklerdi. O yılları hatırlayalım. Ben vatandaşıma yabancı kanı verdirmem diyen sağlık bakanı, Afet evlerinden rant sağlamaya çalışan hükümet adamları, Televizyona çıkıp ” …kendi çadırkentlerini kurmaya kalktılar. Derince’de, İzmit’te çadırkentler kurdular. Emek Çadırkent diye. Gidin, görün sefaleti...” diyen dönemin generali …şimdi nerelerdesiniz?
Her yıl anmalarla geçiştirilen 17 ağustosla, büyük depremle ilgili ne yapıldı? Kendi güçleriyle belgesel çalışmalar yapan fotoğrafçılardan, sinemacılardan bu belgeseller toplanıp doğru düzgün bir katalog mu basıldı? Bir belgesel çalışma mı yapıldı? (Deprem dede çocuk filminden başka) Ama reklamlar yapıldı yapılıyor. Anmalara da internetten indirilen fotoğraf fotokopileriyle bir iki sergi ve bir iki sinevizyon tamam. Şimdiye kadar depremin bir müzesi kurulmalıydı, oysa ki…Ama dedik ya Sosyal devlet!
Geçen haftalarda, Sevgili Sennur Sezer abla Evrensel de bir yazısında bu ülkeye adalet anıtları dikmeli diyordu. En başta meclisin karşısına. Evet  bu memleketin gerçekten adalet anıtlarına ihtiyacı var. Başta meclis olmak üzere tüm devlet ve belediye binalarının önüne “17 ağustosu unutma” yazan. İnşaat yapılmayacak yere inşaat yaptıran, Kontrolör diye her sabah kaçak yapı avına çıkan ve işini bilen memur rolünü oynayanlar, Halktan vergi diye toplayıp halka suyunun suyunu verenlere karşı, Yoksulları kentlerden kovup yerlerine finans ve sanat merkezleri yapmanın aracı olarak depremi kullananların yüzlerinin kızaracağı adalet anıtları dikmenin zamanıdır…
Evet  DEPREM İÇİN SAAT ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR!..diye uyarıyor Oğuz hoca. Tik takları duyuyormusunuz.? O çoook güvenli milyon dolarlık evlerinizin dışında da depreme yakalanabilirsiniz beyler, bayanlar …
Bu yıl Redfotoğraf olarak, yine en iyi bildiğimiz işi yapacağız. Deprem fotoğrafları ve belgesel gösterimleri organizasyonu yapıyoruz. 17 aralık 2009 saat 17.00 de Bakırköy Özgürlük meydaninda  ve öncesinde MAG. Yani Mahalle afet gönüllüleri  ile deprem bölgelerinde sergimiz dolaşacak. Bu vesile ile elinde depreme ilişkin fotoğraf olanların bizimle paylaşmalarını istiyoruz. Bu çalışmada başta büyük gayret gösteren Bakırköy afet işleri sorumlusu Özden Işık hanım olmak üzere, Yine bilgi ve deneyimlerini ortaya koyan Oğuz Gündoğdu hocaya ve Demokratik kitle örgütlerine kendi adıma teşekkür ediyorum.
Yine fotoğraf çalışmalarımızı duyup aninda yanıtlayan Ali Nabi Kıran, Dora Günal ve Murat German’a teşekkür ederken, sergide yer alacak çalışmalarından iki örnekle sesimize ses katılmasını beklediğimi hatırlatıyorum.
Bol fotoğraflı haftalar…

Fotoğraflar: Murat German







Fotograflar: Özcan Yaman










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...