Fotoğraf bölümüne girsem mi?
Eylül ayında birçok genç büyük umutlarla üniversitelere girecek. Bir bölümü güzel sanatlar fakültelerine girmenin heyecanını duyuyor. Fotoğrafla ilgili olanlar da fotoğraf bölümüne girmek isteyecek. Kimi yetenek kurslarında kimi fotoğraf çekmeyi öğrenmeye çalışarak bu süreci atlatmaya çalışıyor. Hayaller, umutlar ve geleceksizlik...
Artık neredeyse her ilçede bir üniversite var. İki oda bir salon ve tuhaf isimli birçok üniversite büyük reklamlarla en iyisi olduğunu söylüyor.
Yoksul ailelerin tercihi mühendislik, mimarlık ve tıp... gibi bilim alanları ve mezuniyetten sonra devlet garantili iş bulma umudu. Zengin ailelerin tercihi güzel sanatlar. Eğer ısrarla güzel sanatlara girmeyi başaran yoksul aile çocukları varsa onlar mutlaka burslu olarak kazanacak ve en çalışkan olanlar olacak.
Para kazanma garantili sayısal bölümler yoksulların tercihi iken, toplumun manevi alanı olan sanat ve reklam dünyasının sosyal/sözel bölümleri tercih edenler zenginler olur. Bu bir tesadüf değil elbet. Sınıflı toplumun tercihe zorlama nedenleri.
Toparlayacak olursam fotoğraf bölümünde okumak için güzel sanatlara girmek isteyenlere önerim şöyle olabilir. Fotoğraf makinaları günümüzde teknolojik bir aletin kullanımı. Aynen CNC makinaları gibi. Siz CNC makinası kullanmayı öğrenmek için mühendislik okumayı nasıl düşünmüyorsanız, fotoğraf makinesi kullanmayı öğrenmek için de güzel sanatları düşünmeyin derim. Felsefe, Sosyoloji gibi hayat ve anlam üzerine bir bölüm okuyun. Beyninizi geliştirin, neden ve sonuç bağlantısını kurabilecek, sorgulayıcı bakış açısı kazanmaya çalışın. Sonra duygu ve düşüncelerinizi ifade edebileceğiniz bir araç ihtiyacı duyar ve fotoğraf makinesi kullanmanız gerekirse en fazla 2-3 ay içinde bunu becerirsiniz.
Her yıl güzel sanatlar bölümünden binlerce arkadaş mezun oluyor ve büyük çoğunluğu hayal kırıklığı içinde hayata atılıyor. Güzel sanatlar fakültelerinde “sanat” kelimesi cazip olduğundan kullanılıyor, aslında reklam dünyasına kalifiye eleman fakülteleri demek daha doğru. Güzel sanatlar fakülteleri için eskiden sanat kültürü alınan fakülteler derdim ama artık bu içerikten uzaklaşmış ticarileşmiş, diploma veren fakülteler olmuşlardır. Bu durum aslında tüm üniversite bölümleri için geçerli. Neyse...
Eğitim sisteminin paraya indekslendiği ve muhafazakarlığın alıp başını gittiği bir sistemde diplomalı işsizliğe hazır olun. Bir gün herkes üniversite mezunu olacak. Ama herkes hayatına anlam katamayacak. Doktor, mühendis, ressam, fotoğrafçı olabilirsiniz ama salt meslek öğrenmek için koşullandırıldığınızdan hayatınıza anlam katmak için sanatı atlamış olacaksınız. Orta yaşa geldiğinizde ben ne yapıyorum diye soracaksınız. Çünkü sanat bir meslek değil kişinin duygu, düşünce ve özlemlerini aktarma alanıdır. Fotoğrafı çok seviyor (herkes gibi) olabilirsiniz. Ama yaşamak için de paraya ihtiyacımız vardır. Bu ihtiyaç için yaptıklarımız meslektir. İster üniversite bitirerek ister çekirdekten yetişerek bir meslek edinelim. Ama sanat ve de fotoğraf için bu kültürü alabileceğimiz üniversiteler ve güzel sanat fakülteleri çok çok az. Bakmayın reklamlara. Ekonomik külfeti fazla, üstelik iş garantisi de yok. Yukarıda da söylediğim gibi, önerim felsefe sosyoloji gibi girme şansınızın olduğu bölümleri tercih ediniz. Sonrasında düşüncelerinizi ifade edebileceğiniz alan olarak hâlâ fotoğrafı düşünürseniz işin teknik yanını bir iki ayda halledeceksiniz. Mesele düşünmeyi öğrenelim sanat aracılığı ile ifade etme yeteneklerimizi geliştirelim. İçinde bulunduğumuz eğitim sistemi içinde sizlere önerilerim böyle ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...