Translate

Bu Blogda Ara

54-BİR HATIRLATMA!-Evrensel-21subat 2010- özcan yaman



BİR HATIRLATMA!
( 4c KALKACAK BAŞKA YOLU YOK!)

Ankara valisi tebligat üstüne tebligat yolluyormuş,
 -İşçiler çadır mahallesi muhtarlık seçimlerini yapmışlar.- Tam bir ironi yaşanıyor.
Tarih veriyorlar “bu ay sonu tamamdır. Ankara’nın görüntü kirliliği (!) kaldırılacak.”
-Ankara esnafı direnişe desteğini sürdürüyor. - Devletin sabrı taşırıyormuş.
Devlet, tüyü bitmemiş yetimin hakkını çar-cur edemezmiş.(!)
 -Sanki TEKEL işçileri uzaylı, onlar bu devletin asli unsurları değil –
Ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 4 şubat da çalışanların gerçekleştirdiği bir günlük iş bırakma eyleminin, haksız ve ideolojik olduğunu savundu. -Aslında bir parantez açıp, İdeolojik tabii ne sandınız? demek gerekiyor ya- TEKEL işçilerine yönelik çağrısını yineledi. TEKEL işçilerine “bu oyunlara alet olmayın” dedi. Ay sonundan sonra polis müdahalesini düşüneceğiz…
Sonrasında TEKEL işçi kadınlarının evde kabulü ve sonuç: taviz yok. Paşa paşa evinize dönün. Yetmedi sendikacılar yine görüşme talep ettiler. Başbakan yalnızca Türk-iş ile görüşürüm dedi ve görüştü. (Diğer sendikaları dikkate almadıklarını gösterircesine) Sonuç;
Bu iş bitmiştir dendi ve işçilerin birliğini bozmaya yönelik açıklamalar çokca konuşuldu.

Evet işçiler direniyor. Yıllar önce olduğu gibi sendikalar işçilerin arkasında kaldılar.
Bu sendikaları kurtaracak olan yine işçiler oldu.
TEKEL işçisi hedefi gösteriyor; “4c kalkacak başka yolu yok” diyor. Bir sendika çıkıp da; “Polis müdahalesi ile bu işi bitireceğinizi ve ay sonuna kadar süre verdiğinizi söylüyorsunuz. Suç işliyorsunuz. Siz diktatör müsünüz ki -sizce kanunsuz olan- direnişimize süre biçiyor ve tarih vererek, ne zaman polis zoru kullanılarak adaleti sağlayacağınızı söylüyorsunuz. Sayın başbakan; Çadırların ortasına gelerek, TEKEL işçisinden özür dileyerek, görüşme teklifinizi getirinceye kadar, bizde sizinle görüşmüyoruz. “ Diyemiyor.?
 işçiler bu özrü diletecek gibi gözüküyor. Bakalım göreceğiz.

Hatırlatmakta fayda var…
 Grev ve toplu sözleşme yasasının çıkışını hazırlayan, Kavel Direnişi’nin 47. yıldönümü
.Türkiye Maden-İş Sendikası üyesi işçiler 1963 yılının ilk aylarında Kavel Kablo Fabrikası'nda 36 gün süren bir grev yaptılar. Bu grev, Türkiye işçi sınıfı tarihinde önemli grevlerden biri olarak kabul edilir. Grevi önemli hale getiren en belirgin unsur,1961 Anayasası'nın işçilere tanıdığı grev hakkının nasıl kullanılacağına ilişkin yasal düzenleme olmadan, üstelik İş Yasası'nda grev yasağı sürerken yapılmış 'kanunsuz' bir grev olmasıdır. Maden-İş’in yaptığı görüşmelerde sonuç alınmadı. İşçiler, patronun bu saldırgan tutumunu protesto etmek için iş bırakarak tezgah başına oturdular. Kendilerini iş yerine kapatarak kapıları kaynakla kapattılar.
Gözaltına  alınan işçilerin serbest bırakılması ile sonuçlanan direniş, Yasalarda işçilerin grev hakkının olmadığı, grevin yasadışı sayıldığı ve grev yapanların cezalandırıldığı 1963 Türkiyesi’nde, İstanbul İstinye’de Kavel Kablo Fabrikası’nda işçiler 28 Ocak 1963’te iş bırakma ve direniş eylemine başladılar. 35 gün süren direnişin ardından işçilerin grev hakkı 275 sayılı Toplu İş sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu ile yasalara geçti. 
Vehbi Koç'un da ortak olduğu fabrikada yaşanan grev, dönemin önemli sosyal olaylarından biridir. Sadece bir grev olmanın ötesinde anlam kazanmış; etkisi, boyutlarını kat kat aşmış bir eylemdir. Grev üzerinden grev hakkını sınırlamak için çaba harcayan işverenlerin tutumu; grev yasası görüşülürken konunun Meclis'te önergelere konu olması; grevle ilgili yasaya özel hüküm konması; grev uygulaması sırasında sendikalar arasında yaşanan görüş ayrılıkları gibi pek çok gelişme Kavel grevini kayda değer kılıyor. Bütün bu ve benzeri nitelikleri nedeniyle Kavel grevi, emek hareketinin hafızasında iz bırakmış, 'tarihi' diye tanımlanan grevler arasında yer almaktadır…
(TÜSTAV, Ocak ayı başında Zafer Aydın’ın “‘Kanunsuz’ Bir Grevin Öyküsü KAVEL 1963” )
Daha sırada 15-16 Haziran ve yarınlarda hatırlanacak TEKEL direnişi var!

Son söz olarak Hasan Hüseyin’in ölümsüz şiiriyle bitirelim:

Kavel
İşime karım dedim, karıma Kavel diyeceğim.
Ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada,
Güneşe karışmadıkça etim
Kavel Grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim.
Ve izin verirlerse Kavel Grevcileri,
İzin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim,
İzin verirlerse Kavel Grevcileri,
Ve ben kendimi tutabilirsem eğer sesimi tutabilirsem
O çoban ateşinin yandığı yerde Kavel'de,
O erkekçe direnilen yerde, Kavel'de
Karın altında nişanlanıp dostlarımın arasında
Öpeceğim nişanlımı Kavel kapısında
Ve izin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim
İzin verirlerse Kavel Grevcileri
İlk çocuğumun adını Kavel koyacağım

Hasan Hüseyin, 1963
………………………………………………………………………….











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...