BİR HATIRLATMA!
( 4c KALKACAK BAŞKA YOLU YOK!)
Ankara valisi
tebligat üstüne tebligat yolluyormuş,
-İşçiler çadır mahallesi muhtarlık seçimlerini
yapmışlar.- Tam bir
ironi yaşanıyor.
Tarih
veriyorlar “bu ay sonu tamamdır. Ankara’nın görüntü kirliliği (!)
kaldırılacak.”
-Ankara esnafı direnişe desteğini
sürdürüyor. - Devletin
sabrı taşırıyormuş.
Devlet, tüyü
bitmemiş yetimin hakkını çar-cur edemezmiş.(!)
-Sanki
TEKEL işçileri uzaylı, onlar bu devletin asli unsurları değil –
Ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın 4 şubat da çalışanların gerçekleştirdiği bir günlük iş
bırakma eyleminin, haksız ve ideolojik olduğunu savundu. -Aslında bir parantez açıp, İdeolojik tabii ne sandınız? demek
gerekiyor ya- TEKEL işçilerine yönelik çağrısını yineledi. TEKEL işçilerine
“bu oyunlara alet olmayın” dedi. Ay sonundan sonra polis müdahalesini
düşüneceğiz…
Sonrasında
TEKEL işçi kadınlarının evde kabulü ve sonuç: taviz yok. Paşa paşa evinize
dönün. Yetmedi sendikacılar yine görüşme talep ettiler. Başbakan yalnızca Türk-iş
ile görüşürüm dedi ve görüştü. (Diğer sendikaları dikkate almadıklarını
gösterircesine) Sonuç;
Bu iş bitmiştir
dendi ve işçilerin birliğini bozmaya yönelik açıklamalar çokca konuşuldu.
Evet işçiler
direniyor. Yıllar önce olduğu gibi sendikalar işçilerin arkasında kaldılar.
Bu sendikaları
kurtaracak olan yine işçiler oldu.
TEKEL işçisi
hedefi gösteriyor; “4c kalkacak başka yolu yok” diyor. Bir sendika çıkıp da; “Polis
müdahalesi ile bu işi bitireceğinizi ve ay sonuna kadar süre verdiğinizi
söylüyorsunuz. Suç işliyorsunuz. Siz diktatör müsünüz ki -sizce kanunsuz olan-
direnişimize süre biçiyor ve tarih vererek, ne zaman polis zoru kullanılarak
adaleti sağlayacağınızı söylüyorsunuz. Sayın başbakan; Çadırların ortasına gelerek,
TEKEL işçisinden özür dileyerek, görüşme teklifinizi getirinceye kadar, bizde
sizinle görüşmüyoruz. “ Diyemiyor.?
işçiler bu özrü diletecek gibi gözüküyor.
Bakalım göreceğiz.
Hatırlatmakta fayda var…
Grev ve toplu sözleşme yasasının çıkışını
hazırlayan, Kavel Direnişi’nin 47. yıldönümü
.Türkiye
Maden-İş Sendikası üyesi işçiler 1963 yılının ilk aylarında Kavel Kablo
Fabrikası'nda 36 gün süren bir grev yaptılar. Bu grev, Türkiye işçi sınıfı
tarihinde önemli grevlerden biri olarak kabul edilir. Grevi önemli hale getiren
en belirgin unsur,1961 Anayasası'nın işçilere tanıdığı grev hakkının nasıl
kullanılacağına ilişkin yasal düzenleme olmadan, üstelik İş Yasası'nda grev
yasağı sürerken yapılmış 'kanunsuz' bir grev olmasıdır. Maden-İş’in yaptığı görüşmelerde
sonuç alınmadı. İşçiler, patronun bu saldırgan tutumunu protesto etmek için iş
bırakarak tezgah başına oturdular. Kendilerini iş yerine kapatarak kapıları
kaynakla kapattılar.
Gözaltına alınan işçilerin serbest bırakılması ile
sonuçlanan direniş, Yasalarda işçilerin grev hakkının olmadığı,
grevin yasadışı sayıldığı ve grev yapanların cezalandırıldığı 1963
Türkiyesi’nde, İstanbul
İstinye’de Kavel Kablo Fabrikası’nda işçiler 28 Ocak 1963’te iş bırakma ve direniş
eylemine başladılar. 35 gün süren direnişin ardından işçilerin grev hakkı 275
sayılı Toplu İş sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu ile yasalara geçti.
Vehbi Koç'un da
ortak olduğu fabrikada yaşanan grev, dönemin önemli sosyal olaylarından
biridir. Sadece bir grev olmanın ötesinde anlam kazanmış; etkisi, boyutlarını
kat kat aşmış bir eylemdir. Grev üzerinden grev hakkını sınırlamak için çaba
harcayan işverenlerin tutumu; grev yasası görüşülürken konunun Meclis'te
önergelere konu olması; grevle ilgili yasaya özel hüküm konması; grev
uygulaması sırasında sendikalar arasında yaşanan görüş ayrılıkları gibi pek çok
gelişme Kavel grevini kayda değer kılıyor. Bütün bu ve benzeri nitelikleri
nedeniyle Kavel grevi, emek hareketinin hafızasında iz bırakmış, 'tarihi' diye
tanımlanan grevler arasında yer almaktadır…
(TÜSTAV, Ocak ayı başında Zafer Aydın’ın
“‘Kanunsuz’ Bir Grevin Öyküsü KAVEL 1963” )
Daha sırada 15-16 Haziran ve
yarınlarda hatırlanacak TEKEL direnişi var!
Son söz olarak Hasan Hüseyin’in
ölümsüz şiiriyle bitirelim:
Kavel
İşime karım
dedim, karıma Kavel diyeceğim.
Ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada,
Güneşe karışmadıkça etim
Kavel Grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim.
Ve izin verirlerse Kavel Grevcileri,
İzin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim,
İzin verirlerse Kavel Grevcileri,
Ve ben kendimi tutabilirsem eğer sesimi tutabilirsem
O çoban ateşinin yandığı yerde Kavel'de,
O erkekçe direnilen yerde, Kavel'de
Karın altında nişanlanıp dostlarımın arasında
Öpeceğim nişanlımı Kavel kapısında
Ve izin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim
İzin verirlerse Kavel Grevcileri
İlk çocuğumun adını Kavel koyacağım
Ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada,
Güneşe karışmadıkça etim
Kavel Grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim.
Ve izin verirlerse Kavel Grevcileri,
İzin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim,
İzin verirlerse Kavel Grevcileri,
Ve ben kendimi tutabilirsem eğer sesimi tutabilirsem
O çoban ateşinin yandığı yerde Kavel'de,
O erkekçe direnilen yerde, Kavel'de
Karın altında nişanlanıp dostlarımın arasında
Öpeceğim nişanlımı Kavel kapısında
Ve izin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim
İzin verirlerse Kavel Grevcileri
İlk çocuğumun adını Kavel koyacağım
Hasan Hüseyin, 1963
………………………………………………………………………….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...