Translate

Bu Blogda Ara

53-TEKEL’in SESİ VAR!-Evrensel Gazetesi-14 şubat 2010-özcan yaman



Fotoğraf: Selçuk Alp/ redfotoğraf

TEKEL’in SESİ VAR!

Dünya tarihi sınıf mücadeleleri ile doludur.
Ülke tarihine baktığımızda büyük dönüşümlerin işçi sınıfının başkaldırısı ile gerçekleştiğini görürüz. İşin özneleri olanların ayaklanması, toplumsal depremi veya sarsıntıları yaratıyor. 15 -16 Haziranları yaratanlar işçiler sendikal hak ve özgürlükleri yok eden yasanın çıkmasını engellemişlerdir. Yani işçi örgütlenme hakkına sahip çıkmıştır. Sonuç olarak toplumsal muhalefet yükselmeye başladığında, iktidar kendi sınıfsal çıkarlarını korumak için faşizmin gücünü kullanmaktan çekinmemiştir. 12 Eylül 80 bunun bir örneğidir. 89 Bahar eylemleri ise bu zinciri kıran dönüm noktası olmuştur.
Zonguldak maden işçilerinin yürüyüşü iktidarı korkutmuştur. Sonrası malum…
1980 öncesi ülke nüfusu 48 milyon, sendikalı işçi sayısı 2.5milyondur. Bugün ise ülke nüfusu 78 milyon ve sendikalı işçi sayısı 750 bindir…
İktidar antidemokratik yasaları bir takım rakam ve harflerle karmaşıklaştırarak neo-liberal politikalarını uygulamaya çalışıyor. 4C ne demek? Demek ki bunun 1c si 2c si 3 c si de var ki 4c ye kadar gelmiş. A,b,c si ne oluyor? Özetle kafa karışıklığı yaratarak özelleştirmenin yüzü sevimli gösterilmeye çalışılıyor diyebiliriz.
Sendikalar küçültüle küçültüle etkisizleştirilirken demokrasi büyüyebilir mi? Artık zenginle yoksul arasındaki fark uçurum olmaktan çıkmıştır. İktidara bakarsak her şey güllük gülistanlıktır. İşçilerde evlerine dönsünler. Bakalım öyle mi? Bir sınıflandırma yaparsak nüfusun %15’i işsiz. %45’i asgari ücretle gayri insani koşullarda karın tokluğuna çalışıyor. %20’si orta sınıf olarak sınıflar arasında gidip geliyor. % 20 ise tuzu kurular oluyor. İktidarı onlar belirliyor.  Onun içindir ki, Bu düzen değişmelidir..!

Sendikalı Ol!

İşçilerin hızla sendikalarda örgütlenmeleri ve sınıf sendikacılığının hayata geçmesi gerekiyor. Bu amaçla Petrol-İş sendikasının “ Sendikalı Ol” kampanyası önemlidir.
Tekel işçileri, sınıf kardeşliğini ortaya koyan bir ateş yakmıştır. Emek örgütleri bu ateşi harlı tutmak için güçlerini birleştirmiş gözüküyor. Özellikle ay sonunda akla kara ortaya çıkacak. Bir yanda polisi işçilerin üzerine saldırtacağını ilan eden bir komutan edasıyla iktidarın başı diğer yanda bu haklı direnişte kenetlenen emekçiler. Şimdi güçleri karşılaştıralım:
İktidar medyasından polisine kurulu sistemin her türlü olanağı ile donanmış. Direnenler bir avuç Tekel işçisi ve onlara destek veren emek örgütleri… Burada kilit noktada olan sendikalar. Sonuçsuz görüşmelerle iktidarla sorunu çözmeye çalışıyorlar. Bu sorunun çözümü bellidir. Özlük hakları ve özelleştirmelerin durdurulması, dahası özelleştirilenlerin kamulaştırılmasıdır. O nedenle sendikaların görüşmeleri kesip hükümet temsilcilerinin direniş çadırlarına gelerek, tüm işçilerin önünde tartışmalarını sağlamak olmalıdır. Çünkü iktidarın ve de sermayenin başı ilan etmiştir ki ay sonunda polisi saldırtacakmış. En başta bu sözü geri aldırmak olmalıdır sendikaların görevi…
Evet toplumun her kesiminden destek, yardım veya yardım sözleri geliyor. Her ne kadar moral verici olsa da mesele Ankara’ya gidip “yanınızdayız” deyip dönmek değildir.
Toplumsal hafızaları tazelediğimizde Medya denilen sansasyonel araçlarının iktidarın iki dudağı arasında olduğunu görürüz. Bu gün televizyonların, Gazetelerin bangır bangır yazıp çizmelerine aldanmamak lazım. Yarın Tekel haberleri bıçak gibi kesilecek. Çünkü onların tokmağı sermayenin elindedir. Peki ne yapılmalı? Ekonomik ve manevi gücümüzü kendi medya ve örgütlerimize vermeliyiz. Sınıfın yanında ve içinde olan medya araçlarını güçlendirmeliyiz. İnternet ortamında sınırlarını zorlayan Sendika org’a güç vermeliyiz…
Biz de sanatçısından, seyyar satıcısına yeni yollarla yeni protesto yöntemleriyle sese ses katarak hayatı hem renklendirerek, hem de kamusal alanlarda var olduğumuzu göstererek toplumsal duyarlılığı canlı tutacağız. Bu alanda redfotoğraf ve İKF ( İstanbul Kültür Forumu,Mimarlar odası öncülüğünde oluşturulan demokratik platform ) önümüzdeki hafta TEKEL’in SESİ VAR! diyerek etkinliklerini başlatıyor.

“TEKEL DİRENİŞİNDEN PORTRELER” Fotoğraf sergisi

redfotoğraf ise şöyle sesleniyor fotoğrafçılara;
“Günler, haftalar ve artık aylar geçmeye başladı.
Direnişin ilk günlerinden itibaren fotoğrafçılar tanıklıklarını saat saat, gün gün, hafta hafta
kaydettiler. Afsad, evsahibi olarak direnişin ortasında çadırını kurdu sergisini açtı.
Fotoğrafçılar bu anlamlı direnişi belgelediler, belgeliyorlar…
redfotoğraf olarak artık sergilemenin zamanıdır dedik.”

İstedik ki sokaklarda sergileyelim. Fotoğraflarımızı elimize alıp yollarda sergileyelim.
…ve Direnişten portrelerle başlayalım.

Bu amaçla fotoğrafları 70x100 cm. boyutunda basıp, fotoğraf çantalarımız sırtımızda,
gücümüz yettiği sayıda Beyoğlu’ndan –Tünel’e,Yıldız’dan-Beşiktaş’a, İncirli’den – Bakırköy ve daha başkaca cadde ve meydanlara yürüyerek, dinlenerek sergileyelim.
Fotoğrafın gücünü anlamına uygun kullanalım.
Bu amaçla çektiğiniz fotoğrafları yüksek çözünürlükte 15 Şubat tarihine kadar
redfotograf@gmail.com  adresine yollamanızı bekliyoruz. Fotoğrafla birlikte isminizi yazmayı unutmayın.

Ayrıca İKF (İstanbul Kültür Forumu); redfotograf Grubu, Homur Mizah Grubu, Ressamlar ve Ritim Müzik Gruplarıyla bu etkinliği daha kapsamlı hale getirmeyi kararlaştırmıştır.
Yakında program ilan edilecek ve tüm destek ve katılımcılarla sokaklar ve caddeler birer sergi mekanına çevrilecektir. İKF hakkında internet sitesine girip daha detaylı bilgi alabilirsiniz. http://www.istkf.org.  
“…gönlün yoksa ezilmeye
sen de katil direnişe
işçilerle, işçilerle, işçilerle el ele
nereye payidar nereye
…”
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...