Evrensel gazetesi
kadraj
köşesi
382) 10
mart 2017
özcan
yaman
“ÖTEKİ
YARIM”, SOKAKLAR VE FOTOĞRAF
Fotoğraf
çeken herkes fotoğrafın bir yerlerine tutunuyor. Kimi belgeselciyim diyor, kimi
sokak fotoğrafçısıyım kimi doğa... Çok daha çeşitleri var tabii. Ama en çok
sokak ve belgesel fotoğrafçı olduğunu söyleyenlere rastlıyoruz. Sonuç olarak çekilen
her görüntü bir fotoğraf olarak bir yerlerde kalıyor. Soru şu olmalı bence; Bu
fotoğrafları çeken kaç fotoğrafçı kalıyor?
Bu
sorunun karşılığı ise çok az fotoğrafçının kaldığıdır. Eğer hayata karşı bir
derdiniz yoksa, söylemek istediklerinizi, itirazlarınızı fotoğrafın diliyle söylemeyi
bilmiyorsanız ve hepsinden önemlisi fotoğrafı hobi olarak görüyorsanız fotoğraf
yapamazsınız. Dikkat! Yapamazsınız diyorum, çekemezsiniz demiyorum.
Fotoğraf
bir yaşam biçimidir. Sözün, itirazların, sevinçlerin ve hüzünlerin fotoğrafla söylenmesidir.
Kurgulamaktır, hikaye anlatmaktır. Duygu ve düşünceleri paylaşmaktır. Fotoğrafın
konusu olan bu içerik ise sokaktadır. Hayat sokakta can bulur. Sokaklar
toplumun aynasıdır. Fotoğraf ya da sokak fotoğrafı/belgesel neyse artık bu ayna
halinin yarına kalmasını sağlayan önemli bir araçtır. Bu işi başarmak içinde
sokakta, hayatın içinde olmak ve hikayeler oluşturmak gerekir.
Ankara
katliamının 2. duruşması için Şubat ayında Ankaraya gittiğimde Belgesel fotoğrafçı
arkadaşım Emine Kart geçen yıl çıkarttığı “Öteki Yarım” Albüm/kitabını hediye
etti. Zaman zaman göz gezdirdim, zaman zaman yazılanları okudum ve ancak
yazmaya fırsat bulabildim. Belki kitabı tanıtmak için geç olabilir ama Belgesel
özellikle sokak fotoğrafçılığı üzerine zamanlamanın geçerli olduğunu düşündüm.
Gerçi yıllardır sokaklar hareketli ama bu günlerde daha bir hareketli...
Yanlış
düşünceler kafanızda oluşmasın. Emine Kart’ın fotoğraf albümünde sokak fotoğrafları
yok. Ama bu fotoğraf albümü bir sokak kitabı. Sokağı sokak yapan insandır. Sokağın
özneleri olmuş insanlar vardır. Hak alma mücadelelrinde, Adalet arayışlarında
onlar hep ordalardır. Biliriz onları tanırız. Kimimiz imrenir özgürlüklerine ve
özgünlüklerine hayran oluruz. Kimimiz acır zavallılar der geçeriz. Onlar
sokakların temsilcileridir. Emine işte bu açıdan yaklaşmış. Sokakları sokak
yapan bu insanları konu etmiş.
Albümün
sol sayfası öykülere, sağ sayfası portrelere ama yarım portrelere ayrılmış. Çünkü
onları tamamlayan bir öteki yanları var. Öteki yanları sokak olan kişiler neden
sokak sorusuna cevap veriyorlar. Bir anlamda ülkenin bu yıllarının dertlerinin
yarına kalıcılığı. Sokakla tanışma Gezi Direnişleri, Barış istemleri, Katliam
mağdurları, işçi, öğrenci, Ev kadını, Akademisyen her kesimden portreler...
Bir bakıma
Emine’de kendi yarısını sunmuş. Uzun zamandır kendini sokaklarda eylemlerden
mitinglere, bir kaldırımda demli çay içmeye derken, hak alma mücadelelerinin
belgecisi olarak yarısını tamamladığını düşünmüş. Çoluk çocuk sahibi emekli bir
kadın ne demeye bu işle uğraşır? İşte fotoğraf böyle bir şey. İnsanın kendini
ifade etme aracı olabiliyor. Eğer fotoğrafçı olmasa dahi albümüne konuk ettiği öznelerden
biri olarak sokaklarda olmaya devam edecekti. Çünkü sorgulayan ve daha güzel bir yarın için, toplumsal
sorumluluğun gerektirdiği muhalif kimliğin bilinci bence Emine’nin öteki yarısı
olarak karşımıza çıkıyor. Emine bu çalışmasıyla yarına önemli bir belge bırakmış.
Bu gün ne için sokakta olduğunu anlatanlar bir anlamda ülkenin bu gününün
panoramasını sunmuş olacaklar.
“Öteki
Yarım” albüm/kitabını bir yerlerde bulursanız alın ve okuyun bu fotoğrafları.
Eminim kendinizden bir şeyler bulacaksınız. Mesele; hayatınıza anlam katmak
olsun. Şiirle, resimle, müzikle veya fotoğrafla.
Özellikle
bu yılın 8 mart emekçi kadınlar günü vesilesiyle üreten yaratan anlam katan kadınları
adına Emine Kart’a eline gözüne sağlık diyorum. Herkesin öteki yarısıyla barışık
bir mücadele içinde itiraz hakkını kullanmasını, zorlamalara, zorbalığa,
dayatmalara karşı sokağın diliyle “HAYIR” diyebildiği günlerde de buluşmak üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...