FOTOĞRAFÇILARA
Hobi olarak
fotoğrafa başlayan bir çok arkadaş, bir zaman sonra bırakıp gidiyorlar.
Kalanlar ise ne yapacaklarını düşünüyorlar. Onları fotoğrafa yönlendiren çeşitli
nedenleri konuştuğumuzda şu yanıtları alıyorum. Güzel manzaraları çekmek, hele
gün batımını. Sevdiklerinin özellikle çocuklarının fotoğraflarını güzel çekmek,
Yazılı ve görsel reklamlarda fotoğraf çekmenin çok kolay olduğundan etkilenip
kendilerinin de güzel fotoğraf çekmek istedikleri için hangi makinaları
almalarını öğrenmek. Yaptıkları işlerin fotoğraflarını çekip boşuna
fotoğrafçıya para vermeden bu işi halletmek için. Okul da, iş yerinde yada
çevrelerinde gördükleri olumsuzlukları çekmek ve toplumla paylaşmak için.
Fotoğraf çekmeyi sevdikleri için, Çiçekleri, hayvanları çekmek için, Makro
çekmek için, Düşündüklerini hayellerini görsellikle dile getirmek için, Kurum
olarak yaptıkları eylem ve etkinlikleri güzel bir açıdan çekip haber yapmak
için. Kimi de sanat yapmak için fotoğraf çekmek istediğini yada çektiğini
söylüyor.
Bu niyet ve
amaçları, Belgesel , Deneysel, Reklam, vb. fotoğraf dalları arasında
gruplandırabiliriz. Genel olarak hepsi de fotoğraf çekmenin çok kolay olduğu ve
zenaat boyutuyla düşündükleri için hızlı başlayıp çabuk yoruluyorlar.
Bu noktada
söyleyeceklerim kalanlara. Fotoğraf düşünen bir beyin, Hayata karşı bir duruş,
İdeolojik bir bilinç, Sosyolojik ve psikolojik bir yaklaşım, Estetik bir bakış,
gerektiriyor. Fotoğrafın hangi alanında olursa olsun bu sayılanlar o fotoğrafın
yapılması için gerekli olan alt yapıdır…Makinanın modeli, cinsi kullanımının
öğrenilmesi işin en kolay yanıdır. Yani işin zanaat yanı yeterli değildir.
Bırakıp gidenlerin çoğu teknik olarak öğrenmeye başlayan ve bir bakış açısı
kazanamayanlar olmaktadır.
Katı ön
yargılardan uzak olarak fotoğrafı iki bölüme ayırabiliriz. Biçimsel ve
İçeriksel olarak. Biçim: Fotoğrafın teknik özelliklerinin kullanımıdır. Nesnel
gerçeğin makine aracılığı ile aktarımıdır. Bu aktarımda fotoğrafı çekici yapan
estetik özellikler önem kazanır. Kompozisyon ve kadraj bu estetik dozun
verilmesinde önemli bir yer tutar. Sonuç; Hayat tan bir karenin saptanmasıdır.
Fotoğrafın
içerik yanı ise; Önümüzden akıp giden bir görüntüyü biçimsel gereklerini yerine
getirirken düşünerek çekmemizdir. Neden bir metre daha ilerden veya geriden
değil? Neden bir bütünden bir parçayı sabitlerken o parça olduğunun
sorulmasıdır.
Bir fotoğraf bu
iki parçanın birleştirilmesiyle fotoğraf olur. Bunlardan birinin eksikliği
anlatımı veya görüntüyü bulanık yada anlaşılmaz kılar. Bazı arkadaşların
fotoğraflarını tartışırken soruyorum niye böyle çektin? Cevap: hocam mendil
satan çocuk beni etkiledi. Peki o mendil satan çocuk beni etkiliyor mu? Hayır .
o zaman bu fotoğraf olmamış. Yada hocam
manzara çok güzeldi.
Peki ben o
güzelliği paylaşabiliyormuyum? Hayır. Yada niye bu çiçeği çektin? Hocam çok
güzeldi. Peki bu fotoğraftaki çiçek çok mu güzel? Hayır. Böyle diyaloglar
gidiyor.
Çektiğimiz bir
fotoğrafa tekrar baktığımızda aynı duyguları ne kadar yaşıyoruz? Peki bu
fotoğrafa bakarak o duyguları kağıda birkaç cümle ile aktarabiliyormuyuz.?
Geçen hafta buna başarılı bir örnek, bir çalışma Semra arkadaşımızdan geldi.
Yazı arasında kendisini kutluyorum. Önceki hafta da Sevil arkadaşımızın bir
fotoğrafını yayınlamıştık. Gökyüzü ikiye ayrılmış. Dikenli teller ve ağaçlarla
bir kompozisyondu. Demek ki yapılabiliniyormuş.
On gün sonra
yılbaşı. Dünya ve üzerinde yaşayan canlılar bir yaş daha eskiyecekler. Kimi
milyonları su gibi harcayıp lüks eğlence yerlerinde bu yaşlanmayı kutlayacak.
Kimi sokaklarda arkadaşlarıyla dağıtacak. Kimi mütevazi yaşamlarından herhangi
bir gün gibi tv.lerinin sunduğu ucuz eğlence proğramlarıyla yeni yıla girecek.
Kimi mesaide üç kuruş daha fazla kazanmak için çalışıyor olacak. Sokaklarda
renkli görüntüleriyle işportacılar iyi bir iş yapma derdinde bağırıp çığırıyor
olacaklar. Yani öyle veya böyle herkes bir şekilde bir yılı daha geride
bırakacak.
Peki
fotoğrafçılar bu gün ve geceyi belgeleseler nasıl olur? Her fotoğrafçı olduğu
ve paylaştığı ortamı belgelese. Yada makinaları alıp yılbaşı için hazırlanmış
sokakların sahteliğini, Bu sahteliğin sarhoşluğu ile içip eğlendiğini sananları
belgelese. Gecekondularında diğer günlerden farklı olarak kuruyemiş yerlerken,
ertesi gün bir dilim ekmeği nasıl kazanacaklarını düşünmelerini
fotoğraflayabilsek. Yaşanan adaletsizliklerin farklı kesimlerce nasıl
algılandığını fotoğraflayabilsek. O sırada doğum yapan bir anneyi, yeni doğan
bir bebeği, Acile kaldırılan bir hastanın durumunu, ona şifa vermeye çalışan
doktoru, hemşireyi fotoğraflayabilsek, Yalnızca şehirler değil tabii ki,
köylerde kasabalarda yaşamda bir gün de olsa nasıl bir farklılık oluyor
fotoğraflayabilsek. Ne dersiniz yılda bir kez yaşanan bu çelişkileri yeni yıla
girerken diye belgelesek.
Evet fotoğrafçılar
iş başına. İşte size bir konu. Belli mi olur belki de redfotoğraf çağrı yapar ve bir demokratik kitle örgütünün
desteğiyle de sergileriz. Ya da önümüzdeki günler de Evrensel’in bu
sayfalarında yayınlarız.
Yeni bir yıla
girerken biliyoruz ki aydınlığa ve özgürlüğe bir parça daha yaklaşıyoruz.
Gelecek günlere olan inançla sevgiler…
Büyük indirim.
gelin görün
yüreğimin en derinlerinde
duyulacak,gözlerimden anlaşılacak diye korktuğumu
duyun en büyük çığlığımı
gelin görün
büyük bir indirim var
artık küçük bedenlerin hayatlarını,umutlarını,hayallerini de ucuzlattınız
gelin görün
kıyafetlerim yoksulluk kokar utanırım
hiç satamadığım kalemleri satarım ben
gelin de görün...
yüreğimin en derinlerinde
duyulacak,gözlerimden anlaşılacak diye korktuğumu
duyun en büyük çığlığımı
gelin görün
büyük bir indirim var
artık küçük bedenlerin hayatlarını,umutlarını,hayallerini de ucuzlattınız
gelin görün
kıyafetlerim yoksulluk kokar utanırım
hiç satamadığım kalemleri satarım ben
gelin de görün...
fotoğraf: Özcan Yaman
En güzel yük!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...