Ülke gündeminin
Tuzla’ya kilitlendiği günlerdi. Tarih 2008. Kampanyalar basın açıklamaları,
Tv’lerde programlar vs, vs. Yıllardır Tuzla’da vahşet sürüyordu.5, 10,20,…90
derken 100’ü aşan işçi ölümleri
görülmüyor,duyulmuyordu. Kuşkusuz gören, duyanlarda vardı ve ilk
ölümlerden itibaren yazıp çizip işçilerin sesini duyurmaya çalışıyordu. Evrensel
Gazetesi bunlardan biriydi…
Fakat ne zaman
ki Sabah manşet atıp “Esir Kampı Değil, TUZLA”
dedi Tuzla gerçeği görülür duyulur oldu.. Bakanlar işi gücü bırakıp
Tuzla’ya akın etti. Soruşturmalar, vs. Hatırladınız değil mi?
Yani, büyük
medya el atınca gerçekler görünür oluyor. Sabah Gazetesinin manşeti kadar
Fotoğrafın etkileyiciliği ve kullanımı da önemliydi tabiî ki.. Sadık Güleç
böyle bir fotoğraf çekmeseydi Tuzla gerçeği yaşanıyor ama görülmüyor olarak bir
süre daha devam edecekti. ..Sonra ne oldu? O büyük medyamız önce üçüncü sayfa
haberi yaptı ardından bıçak gibi kesti. Şimdi Tuzla’da her şey düzeldi mi? Yine
o tarihlerde dayanışma etkinlikleri yapılıyor, sanatçılar, aydınlar mitinge
destek veriyorlar, hatta yolu Tuzla’dan geçmeyen aydın ve sanatçılar Tuzlanın
yolunu öğrendiler.
İşte o büyük
mitingte koşturmaktan yorulmuş çay molası verdiğimiz kafede yanıbaşımda sanatçı
bir arkadaş yanındaki ile konuşuyordu. “ Bu ne ya, ne biçim pankart öyle, o
renkle böyle mi olur, yok estetik yokmuş, daha yaratıcı olmak gerekiyormuş, vs
vs.” eleştirip duruyor, hiçbir şeyi beğenmiyordu. Dayanamadım (adı bende saklı)
…”Ya sen niye geldin? Tamam geldin hep eleştiriyorsun. Bu mitingin yapılacağını
biliyorsun. Bir avuç gönüllü insan bir şeyler yapmaya çalışıyor. Sende
hazırlayıp getirseydin.” Dedim. Kendisi isim yapmış sanatçı arkadaş durdu
yüzüme bakmaya başladı. Sendikalara geldin de sanatını sundun da hayır mı
dediler? Diye sordum. Hep alışmışsınız öyle yapın böyle yapın demeye siz ne
yapıyorsunuz? Şartlar zorlayınca vicdan rahatlamaya geliyorsunuz onda da hiçbir
şeyi beğenmiyorsunuz. Lafa gelince de solcuyum,
İşçi sınıfının yanındayım dersiniz. İşte yabancılaşma böyle bir şey
olmalı gibi bir araba laf ettim. O arkadaşın yanındaki video çeken bu arada
beni çekmeye devam ediyordu. Bir ara durdu “Ya kusura bakma izin istemeden
kaydediyorum çekebilirmiyim” dedi.. Güldüm . Neyse geçmiş zaman unutmuştum bu
yazıyı yazarken bu anıları hatırladım. Belki bir gün o videoyu çeken kişi
kullanır da belki bir işe yarar. Ama o sanatçı arkadaşın
–ya haklısın aslında hiç düşünmemiştim demesi benim için önemliydi.
Gelelim Tekel
işçilerine; Geçen hafta başarıyla direnişin ilk bölümü tamamlandı. Bundan
sonrasını zaman gösterecek. Ama gelişmeler iyi gidiyor gibi. Ankara
direnişindeki ivme düşürülmeden her yer Tekel her yer eylem alanı olmalı.
Aydını, sanatçısı bu dayanışmayı güçlendirmeli. Bundan sonraki aşamalarda
sermaye medyası görmezden gelerek üçüncü sayfa haberi yaparak desteğini
gösterecek (!) Çünkü mücadele siyasidir. Müdahalede siyasi olacaktır. Ülkenin
bir çok yerinde yapılan grevler direnişler onlar açısından haber niteliği
taşımaz yani gerçekler yok sayılır. O zaman gerçekleri gösterecek kendi
medyamızı güçlendirmemiz önem kazanmakta. Evrensel Gazetesini okuyanlar, Hayat
Tv yi izleyenler gelişmeleri görüyorlar. Çemen işçilerinin, Tariş’in sesi hangi
sermaye medyasında var? 600 işçinin atıldığı Tariş gerçeği nerede? Şeker sırada
Ardından 4c kapsamına alınan ve de alınacak bir çok kurum var. Devlet opera
balesi gibi sanat kurumlarının da 4c.
sırasında olduğu duyumları geliyor. Yani iktidar siyasi davranıyor.
Ülkeyi özelleştirmelerle sermayenin denizi haline getiriyor. Milyonlarca işçi
emekçi sanatçı ve aydın geleceksizlikle karşı karşıya bırakılıyor. Dolayısı ile
sürece müdahale de siyasi olmalı. Medyamızla, sanatımızla iş gücümüzle içinde
olduğumuz sınıfın çıkarlarını korumak ve geliştirmekle sorumluyuz. Sınıf için
mücadele eden partilerde örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz.Bu haftayı Brecht’in
parti biziz şiiriyle noktalayalım. Bol fotoğraflı bir hafta
dilerken, Fotoğrafçı arkadaşlardan fotoğraf beklediğimi hatırlatmak
isterim.
PARTİ
BİZİZ
Nedir parti?
Bir telefon mu, arka odalarda çalan?
Kimdir parti?
Düşüncesi gizli, kararları bilinmez biri mi?
Bir telefon mu, arka odalarda çalan?
Kimdir parti?
Düşüncesi gizli, kararları bilinmez biri mi?
Parti biziz.
Sen, ben, hepimiz.
Parti senin içinde, kardeş,
parti kafandaki düşünce.
Sen nerde oturursan orası onun evi.
Nerde sana saldırırlarsa odur karşı koyan orda.
Sen, ben, hepimiz.
Parti senin içinde, kardeş,
parti kafandaki düşünce.
Sen nerde oturursan orası onun evi.
Nerde sana saldırırlarsa odur karşı koyan orda.
Odur gösteren bize gideceğimiz yolu.
İzleriz onu biz de senin gibi.
Bulamazsın doğru yolu, bizsiz yürüme.
Yolların en çıkılmazıdır bizsiz gidilen yol.
bizden kopma sakın, kardeş!
Belki biz yanılırız, belki sensin haklı.
Öyleyse kopma bizden!
İzleriz onu biz de senin gibi.
Bulamazsın doğru yolu, bizsiz yürüme.
Yolların en çıkılmazıdır bizsiz gidilen yol.
bizden kopma sakın, kardeş!
Belki biz yanılırız, belki sensin haklı.
Öyleyse kopma bizden!
Kafandan şunu çıkarma, kardeş:
Dolambaçlı yoldan daha iyidir kestirme yol.
Bilirsin eğer sen bu yolu,
bilir de göstermezsen bize,
neye yarar bilgin senin!
Bilge kişi ol,
ama yan yana ol bizimle,
paylaş bizimle bilgini!
Kopma bizden, kardeş,
bizden uzaklaşma!
Dolambaçlı yoldan daha iyidir kestirme yol.
Bilirsin eğer sen bu yolu,
bilir de göstermezsen bize,
neye yarar bilgin senin!
Bilge kişi ol,
ama yan yana ol bizimle,
paylaş bizimle bilgini!
Kopma bizden, kardeş,
bizden uzaklaşma!
BERTOLT BRECHT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...