Emek, ancak emek örgütlerinin ortak
mücadelesi ile kurtulur!
Emek
sinemasının yıkılacağı duyulunca eylem ve etkinliklerde gündeme geldi. AKM
yıkılacaktı, verilen mücadeleler sonucu şimdilik kurtarıldı. Harbiye Muhsin
Ertuğrul Tiyatrosu tüm itirazlara rağmen yıkıldı yenisi yapıldı, tartışmaları
hala sürüyor. Hukuk ve demokrasi mücadelesi birlikte veriliyor.İstanbul’da
özellikle Mimarlar Odası ile birlikte mücadele eden kişi ve kurumlar bu
mücadelenin başını çekiyor. Son olarak Emek sinemasının yıkılması gündeme
gelince, Mimarlar Odası Büyükkent şubesi Karaköy’deki yerlerinde geniş
katılımlı bir toplantı yapıldı. Duyarlı tüm kişi ve kurumların katılımına açık
olan bu toplantıda, süreç tartışıldı ve nasıl karşı konulacağının yol ve
yöntemleri tartışıldı. Sivil toplum kuruluşları ve İKSV ilgilisi yada yetkilisi
de vardı.Kimi Emek sinemasının nostaljisinden bahsetti, kimi tarihin
yağmalanmasından. Bir grup genc arkadaşın sorgulayıcı yaklaşımı önemli idi.
Birde Kentsel dönüşüm üzerine belgesel ve bilimsel çalışmalar yapan arkadaşlar.
Sonuç Emek Sineması yıkılmasın yaşasın.
Kentsel Dönüşüm
Projesinin amacı olan Finans ve Sanat
merkezli bir steril alan olarak Beyoğlu
bölgesi ve Ülkenin bir çok ilinde yürütülen dönüşüm çalışmaları hızla devam
ediyor. Emek Sineması meselesi lokal kalıyor, Toplumsal muhalefet örgütlenirken
o tiyatrocuların sorunu, bu sanatçıların sorunu, diğeri işçilerin sorunu gibi
darlaştırılırsa ki öyle görünüyor, parçalara bölünmüş toplumsal muhalefet ne
kadar başarılı olur?
İktidar
özellikle böyle parçalı bir muhalefet olsun diye kendi sivil toplum örgütlerini
kuruyor olmadı var olanların yönetimlerini ele geçirmek için taktik savaşları
veriyor. Herhalde şimdilerde en büyük arzuları da Mimarlar odasında etkili olma
sevdalarıdır.
Breht’li
Bienaller, Su Forumları, Kültür ve sanat soslu etkinliklerine son olarak
ekledikleri Avrupanın başkenti İstanbul 2010 ve Kentsel Dönüşüm’ün Toki ile gerçekleşen
muhteşemliği!
Seka,
Sümerbank, Tariş, Tuzla, Tekel, Hes, Suyun Ticarileştirilmesi, AKM, Emek
Sineması gibi saymakla bitmeyecek sorunların birbirleriyle ilişkisi ve genel
bir direniş hattının önemi ortada. Bu noktada Sanatçıların ve Aydınların
birleştirici, aydınlatıcı olma rolleri vardır. Tekel direnişinde gösterilen
dayanışmanın yaygınlaştırılması ve lokal sorunlarda değil bütün bir direniş
hattında örgütlenmesi gerekiyor.
Neo liberal
politikalara karşı mücadele yalnızca ekonomik alan mücadelesi olmayıp, sanat ve
kültür alanında oluşturduğu dile karşı kendi dilimizi kullanacağımız alanları
da kapsamaktadır. Aydınların Sanatçıların
işçilerle buluşması sağlanabilmeli. Şimdiye kadar katledilen ve bir çoğu
karanlıkta kalan cinayetlerin aydınlatılması bu anlamda da önemlidir. Ancak
aydınıyla, işçisiyle birleşmiş bir güç, gerçek toplumsal muhalefeti sağlar.
Sanatçılar kendi başlarına bir şey yapamazlar. Emekten yana sanatçıların
ürettiklerinin emek ve demokrasi örgütleri tarafından değerlendirilmesi,
paylaşılması ve desteklenmesi önemlidir.
Bu yıl 1 Mayıs
İstanbul’da 1 Mayıs alanında kutlanacak. 1977 de 500 bin emekçinin doldurduğu
Taksim meydanı, uzun yıllar sonra resmi olarak ta valinin açıklamasıyla ;
1 Mayıs, resmi
olarak işçi ve emek bayramı olduğu için, mitinglere kapalı olduğu halde, bayram
olduğu için bu yıl sendikaların öncülüğünde izin verilebileceğini açıkladı.”
Hayırlı olsun diyelim. O zaman sendikalara düşen de o meydana 500 bin bir
emekçi ile girmek olmalı. Atölye atölye, fabrika fabrika, ev ev, mahalle
mahalle çalışıp Tekel direnişinin meyvalarını olgunlaştırıp 26 Mayıs da
yapacaklarını açıkladıkları genel grevin başarıya ulaşmasını sağlamaları
gerekiyor. Yoksa Taksim 1 mayıs alanı olmuş, yalnızca iktidarın seçimlerde
kullanacakları ‘demokratik açılım’ dan sonra kullanacakları “1 mayıs “ reklam
malzemesi olabilir. Meseleyi birde bu yanıyla değerlendirmek gerekiyor.
Mayısa ait notlar:
-Emek
Partisi’nin düzenlediği 1 Mayıs afiş
tasarımları sergisine katılım için zaman daralmakta. Gerekli bilgileri www.emep.org ve emekpartisi@emep.org. mail adreslerinden alabilirsiniz.
-V. İşçi
filmleri festivali kapsamında bu yıl yapılması açıklanan fotoğraf sergisine
katılım için geri sayım devam ediyor.
Detaylı açıklamaları:
www.redfotograf.com,
www.iff.org.tr , www.sendika.org. sitelerinden
edinebilir redfotograf@gmail.com ve galatafotografhanesi@gmail.com
mail adreslerinden bilgi alabilirsiniz.
Bu hafta Kütahya’dan Sevil Tunç’un
“Hayatın İşaretleri” yorumuyla fotoğrafını veİstanbul’dan Özgür Özdemir’in 2
fotoğrafını paylaşıyoruz. Sizlrinde yorumlarınızı ve fotoğraflarını beklediğimi
hatırlatırken bol fotoğraflı bir hafta diliyorum.
1— Fotoğraf: Özgür Özdemir: Yansıma
Sevil’in hayatın işaretlerine de uyan bu
fotoğraf, yalnızlığın yansıması olarakta algılanabilir gibi. Kompozisyon
bakımından gayet iyi yerleştirilmiş bir kare. Bu yalnızlığı giderecek bir insan
ya da insanda, suya yansıyan görüntünün yarattığı estetiğin içinde olma isteği.
Gözüne sağlık Özgür.
2-
Fotoğraf : Özgür Özdemir
Güzel ama eksik
bir fotoğraf. Gök yüzü fazla boş bulutlar yok vs. Belki daha az bırakılıp
sandallar daha fazla olmalıydı. Kompozisyon olarak sandalların elips olarak
yerleştirilmesi iyi. Üç figür ve ağ yerinde. Yinede anlatım olarak başarılı.
Bir işe başlarken yapılması gereken hazırlığın önemini anlatıyor.
Fotoğraf Sevil Tunç.
Sevil zaten
fotoğrafın yarattığı duyguları dile getirmiş. Sağolasın Sevil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...