SENDİKALAR SANATÇILARI NEDEN ZORLAMALI?
Neo liberal
politikalar ve onun ekonomik etkileri Kültür ve sanatı da etkiledi. Küresel
Kapitalizm tek merkezli bir yapıyı hayatın her alanına dayatırken “sanatçıyı”da
özneliğinden koparıp sistemin bir parçası haline getirip “hakikati” de
iktidarın bakış açısına göre sunmaya çalışmaktadır. Bu amaçla uygulamaya
koydukları “”Kentsel Dönüşüm” ile Kentte yaşayan, Kentliyi merkezden dışarı
doğru savurarak yerine ekonomisiyle, kültür ve sanatıyla bir “finans ve sanat”
merkezi yapılanması dayatmaktadır. Tüketim ve gösteri toplumu yaratarak, her
alanda kuşatılmış bir üretenler ve yönetilenler toplumunu mekansal
düzenlemeleri ile hizaya sokmaya çalışıyorlar. En büyük lojistik desteği de
sanatçı ve aydınların özne olarak işçi-emekçi sınıf ile olan bağını kesmeye
çalışıyorlar. Bunun için uluslararası sanat piyasası sterilleştirilmiş dar alanlara sanatçıları
çekerek sınıf bağlarını zayıflatmayı hatta yok etmeyi dayatıyor. Bunu da
soylulaşma olarak sunuyor.
Sendikalar bu
dayatmalar karşısında, neo liberal politikalarla mücadele eden önemli emek
örgütleridir. (Ya da öyle olduklarını farzediyoruz.)Sendikalar ekonomik
mücadele, demokrasi mücadelesi derken Kültür ve sanat alanında da politikalar
geliştirip, neo liberal politikalara karşı işçi sınıfının da sanatı var! Demeli
Tek başına bir özne olarak “emekten yana
bir sanatçı yada aydın olmak” yetmez bu
sanatçı ve aydının emek örgütleri tarafından mücadele içine çekilmesi ve sınıf perspektifiyle
üretmesi-paylaşması ancak sendikaların sahip çıkmasıyla mümkündür. Dahası işçi
sınıfı kendi sanatçı adaylarını çıkartmalı- yetiştirmelidir.
Bütün sanat
alanlarında bu yönde çalışmalar yapılmalı. Konumuz fotoğraf olduğu için,
fotoğrafta nasıl olabilir üstüne devam edelim.
Bilindiği gibi
fotoğraf 1800’lerden itibaren en etkili iletişim alanıdır. Özellikle teknolojik
gelişmelerin sonucu fotoğraf ve video herkesin çok çabuk ulaşıp kullanabildiği
bir noktaya gelmiştir. 1900’lü yıllarda yazının kullanımı ve broşürün etkili
olan, propaganda ve ajitasyon gücü fotoğrafın gücüne yerini bırakmıştır. İşin
özneleri olan üretenler/işçiler fotoğrafı öğrenip kendi sorunlarını fotoğrafın
anlatım gücüyle birleştirebilirse içeriden dışarıya gerçeğin hakikatle olan
ilişkisini kurup, işçi sınıfının sanatsal yaratım gücünü göstermiş olurlar.
Gerekli olan alanlarda estetik ve içerikle ele alınmış görseller olarak ihtiyaç
alanlarında kullanılacak materyaller üretebilirler.
Sendikaların en
ücra şubelerinden görsel kalitesi yüksek fotoğraflar elde edilir. Bu
fotoğraflarla basın bültenleri etkinlikler ajitasyon ve propaganda
çalışmalarında kullanılacak materyaller olarak işlevsel olarak yararlanılır. En
önemlisi sergiler ve Kataloglar basılır ve geleceğe tarihsel değeri büyük arşiv
bırakılır. Tıpkı bugün hala kullandığımız
Jacop Riis, Lewis Hine gibi
yüzyıl öncesinin fotoğraf ustalarının miraslarının teknolojik olarak sınıfın
içinden çıkmış fotoğraf ustaları yetiştirilerek mirasın sürdürülmesi gibi. …
…………………………………………………………………………………………………….
EL TUTUŞA TUTUŞA
Ne kadar çok elimiz varmış meğer!
İlkin, senin elinle tutuşan benimki
Sonra çocuklarınki
Gençlerinki
Tekel İşçilerininki
Sonra, ellerin elleri...
Ne kadar çok elimiz oldu, baksana,
Tutuşa tutuşa
Bir orman yangını gibi
CAN YÜCEL
Fotoğraf : Evrensel arşiv
Can yücel ve cem Yalın
bir imza gününde.
Hayatlarını emekle örmüş
Can Baba ve Cem Yalın’dan bize kalan …
Fotoğraf:
Sezai Akyıldız.
Direnen
Tekel işçisi, 26 Mayısı örüyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...