Translate

Bu Blogda Ara

63-SENDİKALAR SANATÇILARI NEDEN ZORLAMALI?-Evrensel-25 nisan2010-özcan yaman



SENDİKALAR SANATÇILARI NEDEN ZORLAMALI?

Neo liberal politikalar ve onun ekonomik etkileri Kültür ve sanatı da etkiledi. Küresel Kapitalizm tek merkezli bir yapıyı hayatın her alanına dayatırken “sanatçıyı”da özneliğinden koparıp sistemin bir parçası haline getirip “hakikati” de iktidarın bakış açısına göre sunmaya çalışmaktadır. Bu amaçla uygulamaya koydukları “”Kentsel Dönüşüm” ile Kentte yaşayan, Kentliyi merkezden dışarı doğru savurarak yerine ekonomisiyle, kültür ve sanatıyla bir “finans ve sanat” merkezi yapılanması dayatmaktadır. Tüketim ve gösteri toplumu yaratarak, her alanda kuşatılmış bir üretenler ve yönetilenler toplumunu mekansal düzenlemeleri ile hizaya sokmaya çalışıyorlar. En büyük lojistik desteği de sanatçı ve aydınların özne olarak işçi-emekçi sınıf ile olan bağını kesmeye çalışıyorlar. Bunun için uluslararası sanat piyasası  sterilleştirilmiş dar alanlara sanatçıları çekerek sınıf bağlarını zayıflatmayı hatta yok etmeyi dayatıyor. Bunu da soylulaşma olarak sunuyor.

Sendikalar bu dayatmalar karşısında, neo liberal politikalarla mücadele eden önemli emek örgütleridir. (Ya da öyle olduklarını farzediyoruz.)Sendikalar ekonomik mücadele, demokrasi mücadelesi derken Kültür ve sanat alanında da politikalar geliştirip, neo liberal politikalara karşı işçi sınıfının da sanatı var! Demeli Tek başına bir özne olarak  “emekten yana bir sanatçı  yada aydın olmak” yetmez bu sanatçı ve aydının emek örgütleri tarafından  mücadele içine çekilmesi ve sınıf perspektifiyle üretmesi-paylaşması ancak sendikaların sahip çıkmasıyla mümkündür. Dahası işçi sınıfı kendi sanatçı adaylarını çıkartmalı- yetiştirmelidir.
Bütün sanat alanlarında bu yönde çalışmalar yapılmalı. Konumuz fotoğraf olduğu için, fotoğrafta nasıl olabilir üstüne devam edelim.

Bilindiği gibi fotoğraf 1800’lerden itibaren en etkili iletişim alanıdır. Özellikle teknolojik gelişmelerin sonucu fotoğraf ve video herkesin çok çabuk ulaşıp kullanabildiği bir noktaya gelmiştir. 1900’lü yıllarda yazının kullanımı ve broşürün etkili olan, propaganda ve ajitasyon gücü fotoğrafın gücüne yerini bırakmıştır. İşin özneleri olan üretenler/işçiler fotoğrafı öğrenip kendi sorunlarını fotoğrafın anlatım gücüyle birleştirebilirse içeriden dışarıya gerçeğin hakikatle olan ilişkisini kurup, işçi sınıfının sanatsal yaratım gücünü göstermiş olurlar. Gerekli olan alanlarda estetik ve içerikle ele alınmış görseller olarak ihtiyaç alanlarında kullanılacak materyaller üretebilirler.

Sendikaların en ücra şubelerinden görsel kalitesi yüksek fotoğraflar elde edilir. Bu fotoğraflarla basın bültenleri etkinlikler ajitasyon ve propaganda çalışmalarında kullanılacak materyaller olarak işlevsel olarak yararlanılır. En önemlisi sergiler ve Kataloglar basılır ve geleceğe tarihsel değeri büyük arşiv bırakılır. Tıpkı bugün hala kullandığımız  Jacop Riis, Lewis Hine  gibi yüzyıl öncesinin fotoğraf ustalarının miraslarının teknolojik olarak sınıfın içinden çıkmış fotoğraf ustaları yetiştirilerek mirasın sürdürülmesi gibi. …
…………………………………………………………………………………………………….
 
 
 
EL TUTUŞA TUTUŞA
Ne kadar çok elimiz varmış meğer!
İlkin, senin elinle tutuşan benimki
Sonra çocuklarınki
Gençlerinki
Tekel İşçilerininki
Sonra, ellerin elleri...
Ne kadar çok elimiz oldu, baksana,
Tutuşa tutuşa
Bir orman yangını gibi
 
CAN YÜCEL

          
Fotoğraf : Evrensel arşiv
                        Can yücel ve cem Yalın bir imza gününde.
                        Hayatlarını emekle örmüş Can Baba ve Cem Yalın’dan bize kalan …


Fotoğraf: Sezai Akyıldız.
Direnen Tekel işçisi, 26 Mayısı örüyor…


 fotoğraf: Orhan Köse



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...