BOZUK DÜZENDE, SAĞLAM ÇARK
OLMAZ!
Son günlerde
medya işi gücü bıraktı Bedrettin’e kafayı taktı. Kim mi Bedrettin? 5 yaşında
dövülerek ve işkence edilerek Haliç köprüsü üstünde bulunan mendil satıcısı
çocuk. Canlı yayın araçlarıyla hastane önünde nöbet tutup bizi aydınlattılar. Gazeteler
manşetten konuyu bizlerin ilgi ve şefkatine sundu. Sağolsunlar.
Önceki hafta
ise Esenler’de bir tinercinin işlediği cinayeti aynı duyarlılıkla orada da
gösterdiler. Merak etmeyin bir, bilemediniz iki ay içinde unutulur gider. Yarın
hastanede rehin kalan zavallı bir bebek konu olur. Ya da evlatları tarafından
sahip çıkılmayan bir yaşlının içimizi dağlayan zavallı görüntüsü. Toplum acıma
duygularıyla yumuşatılır. Suçlular bellidir. Çocuklarına sahip çıkmayan anne
babalar, Çocukları kullanan mafya, çeteler hatta terör örgütleri! Devletin
şefkat eli hemen uzanır ve yaralar sarılır. İşte sosyal devlet!
Aslında hepsi
münferit. Bu ülkede işkence yok! Son olarak bildiğimiz Engin Ceber zaten teröristti
münferit olarak öldürüldü. ( İşkenceden yargılananların hala maaş aldıkları da
aslında devletin sosyalliğinden kaynaklanıyor.) Gözaltında kayıplar yok! 12
yaşındaki Uğur Kaymaz onüç kurşunla kendi kendini öldürdü.( Öyle ya
cezalandırılan olmadığına göre) Ceylan Öncel kendini havan mermisiyle
parçaladı. Hem sonra toplumun hassasiyetlerini dikkate alarak rapor hazırlayan
Adli Tıp ne güne duruyor. Küçük çocuklara tecavüz edenler aslında sosyal
devletin korumasında olmalılar, Toplum o konuda hassatır. Kızlar bu toplumda
küçük yaşta evlendirilir bunda büyütülecek bir şey yok. Hem benim annemde 15
yaşında kocaya gitmiş! Linç diye bir şey yok. Trabzon, Eskişehir son olarak
Edirne ve Çanakkale’de olanlar halkın hassasiyet göstermeleridir. Romanlar
zaten göçerlerdir. roman konusu olabilmeleri için ikna edilerek başka bir yere
gönderildiler, olanlar münferittir, bir sigara yüzünden çıkan meseledir. Yoksa
devletin ikna gücü ile göçmüşlerdir. Yani sosyalleştirme politikasıdır. Zaten
bunların tersi sosyal bir hukuk
devletinde olmaz. Anayasa açıkca yazmıyor mu “Türkiye sosyal bir hukuk
devletidir” diye
Üretilen toplam
gelirin % 75 ini %15’lik üst gelir grubu, üretilen toplam gelirin %20’sini
toplumu oluşturan alt gelir (doğrusu gelirsiz) %75 paylaşıyor. Aradaki % 10
orta sınıf tarafından paylaşılıyor. Evet işte bu sonuçları doğru okuyabilirsek,
Bedrettin’in neden dövüldüğünü, neden devletin ASOSYAL olduğunu da çözeriz. .
ve ilerde artan Bedrettin’leri görünce kanıksayalım, alışalım diyedir
şimdilerde duygulara seslenmeleri.
Vicdanlarla
oynayarak, vicdansız bir toplum yaratmanın yolunu yapıyorlar.
Kendi
bataklıklarını ıslak tutup, sivrisinek ürettiriyorlar. Sonrada sivrisineklerle
mücadele ediyorlar. Ne adına Sosyal devlet! Hangi sosyal devlet, Olsa olsa
ASOSYAL devletten bahsedilebilinir.
Burada
iktidarın, Algıda gerçeği nasıl çarpıttğını ve
fotoğrafı, ideolojik olarak, nasıl kullandığını görüyoruz. Olgular
ortada, Fotoğraflar gerçek fakat doğruluk nerede? Hakikat nerede? Yani
vicdanlara kim sesleniyor? Bu soruların sorulması gerekiyor.
Aylardır
İstanbul Avrupanın Kültür Başkenti oluyor oldu derken şaşalı kutlamalarla
steril kültür şırınga etmeye başlayanlar milyon dolarlık bütçelerle oynaya
dursunlar, Tarlabaşın’da, Dolapdere’de,
Gazi Mahallesinde ve İstanbul’u İstanbul yapan varoşlarda halk kendi kültürüyle
oynuyor. Halay çekiyor, Horon tepiyor seslerini duyuyor musunuz?
Kentsel Dönüşüm
diyerek rantsal dönüşümünü sağlayanlar, Bayram edin. Tinerciler, mendil
satıcıları, dilenciler insanlık dramı içinde çırpınıyorlar bazıları ölüyor,
bazıları sürünüyor. Hem bu durum dünya finans ve sanat merkezi olacak olan
İstanbul’a yakışmıyor. Avrupa’nın Kültür Başkentinin yüzünü kızartıyor. Kovun
bu kentin sahiplerini İstanbul’un merkezinden. Metrobüslerle kentin uzağındaki
yerleşimlerine ulaşsınlar, girmesinler Taksime, Nişantaşına . Hem metrobüs
hatlarını uzatın parasını da zaten onlar ödüyor. Hem de hizmet gördük ! diyerek
oy filan da verirler…
Siz AKM’yi
yıkmaya çalışın. Devasa Kongre merkezleri yapın. Alt katları şöyle giyim kuşam
satan, üst katları fast-food larla orta katları bankalar ve sevimli sanat
galerileriyle doldurun. Ha otoparkları unutmayın!
Yer kalırsa da
her amaca uygun Tiyatro miyatro oynanacak bir alan yaratın. Sonra da bunları
sanat ve kültür fonundan nemalandırın. Malum yemek-içmek, giyim-kuşam zaten
sanat demektir. Ha 1 Mayıs’ta kapatın Taksim’i, Açın Kültür Başkentinin
Taksimini Tarkan’a. (Pardon zaten Tarkan konser vermişti)
Sonunda
beklenen güzel haber geldi.AKM yıkılmaktan kurtulmuş? Demek ki hak ve hukukun
da işlediği oluyormuş. Buradan yıllardır mücadele eden başta Mimarlar odası,
KESK Kültür ve Sanat Sen, olmak üzere bu mücadeleyi yürütenlere selam olsun.
AKM nin yakınında bulunan İTÜ-Yıldız Üniversitesi dururken, Sakarya
Üniversitesinden görüş isteyerek amaçlarını gerçekleştirmek isteyenlere (belki
zaman aşımından, belki bilirkişilerin zaaflarından yararlanmayı
düşünürken) verdikleri raporla
onurlarına onur katan bilim insanlarına da selam olsun.
Bu arada, acaba
Avrupanın Kültür Başkentinin Taksimi, 1 Mayıs’ı nasıl karşılayacak?
Ben bilmiyorum
ama Tekel işçilerinin kararlılığı ile işçi sınıfı Taksim meydanına girer gibi
görüyorum. Ve artık zamanıdır görüntüleri doğru okumanın. Ve artık zamanıdır
fotoğrafın gerçek gibi gösterilenlerin ardındaki hakikatleri göstermesinin…ne
demiş Pir Sultan “Bozuk Düzende, Sağlam Çark Olmaz!”
FOTOĞRAFLAR
1-
UTANMA ÇOCUK!
Bu
fotoğrafı 27 temmuz 2009 da Zincirlikuyu üst geçidinde çekmiştim.
Fotoğraf
çekildiğini fark edince utanıp arkanı dönmüştün. Sen Bedrettin miydn? Gerçi
değilsen de ne fark eder sokakları Bedrettin dolu bir ülkede yaşıyorsun.
Utanması gerekenler seni bu hallere
düşürünler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...