EVRENSEL
GAZETESİ
KADRAJ
31)06eylül 2009
Özcan Yaman
Anlayana; Sivri Sinek
Saz,
Anlamayana; Davul Zurna
Az
"Çocuklarınız, sizin çocuklarınız
değildir.
Onlar, Hayat'ın kendine olan özleminin oğulları ve kızlarıdır.”
Halil
Cibran
Gençlik bizim
zamanımızdaydı, şimdiki gençlik şöyle böyle vs… diyerek eleştiriliyor gençlik.
Yok apolitikler, yok saygısızlar vb. Peki gençlikten ne anlıyoruz?
Doğrudur, bu
ülkenin gençliğinin üzerinden buldozerler geçmiştir. Gençlik kırılmaya,
ezilmeye çalışılmıştır. Çünkü onlar geleceğin sahipleridir. Bugüne sahip
olduğunu düşünenler, doğal olarak geleceğin sahiplerini etkisiz kılmaya yok
etmeye ve kendi kurdukları düzenin devam ettirilmesi için çalışacaklardır.
Her dönemde
olduğu gibi yine en güzel cevabı da onlar vermediler mi?
1970 ler
dediğimizde Deniz’leri, Mahir’leri, İbo’ları,
1980 ler
dediğimizde; “Asmayalım da, besleyelim mi” diyen, 12 Eylül faşist zihniyetini, daha
17 yaşında 70 yaşın bilgeliğinde, mahkum eden Erdal Eren; kendisini yargılayanları da şu sözlerle yargılamadı mı?: “…Hakim sınıflar ve
onların uşakları bu sömürü ve baskı düzenine yönelen her hareketi kanla boğmak
istiyor. Bunun için olmadık tertipler tezgâhlıyorlar. Halkın kurtuluşu için
mücadele veren, baskı ve sömürüye karşı çıkan herkes bu tezgâhlara muhataptır.
Siz, mahkeme heyeti olarak bu tezgâhın bir dişlisinden başka bir şey
değilsiniz. Benim hakkımda ne kadar peşin bir yargı yapıldığı
ortadadır..."
"(...) Bugün devrimcileri ve onların bir parçası olan beni, aldığınız emirlere uygun olarak yargılayabilir ve ölüm cezası verebilirsiniz. Fakat bu ilelebet sürmeyecektir. Bir gün mutlaka sizin yerinizde halkımız olacak, sizi ve koruduğunuz düzeni yargılayacak ve doğru kararı verecektir…" Diyerek, genç olmanın ne demek olduğunu gösterdiler. Varsın, onlar gençliği suçlasınlar,
"(...) Bugün devrimcileri ve onların bir parçası olan beni, aldığınız emirlere uygun olarak yargılayabilir ve ölüm cezası verebilirsiniz. Fakat bu ilelebet sürmeyecektir. Bir gün mutlaka sizin yerinizde halkımız olacak, sizi ve koruduğunuz düzeni yargılayacak ve doğru kararı verecektir…" Diyerek, genç olmanın ne demek olduğunu gösterdiler. Varsın, onlar gençliği suçlasınlar,
Gençlik, aldığı mayayı tutturuyor.
İtiraz ettiler;
Dinlenmek, eğlenmek, tatil yapmak sadece zenginlerin hakkı değil dediler. El
ele vererek, dayanışmayı öğrenerek, paylaşmanın en güncel örneklerini
sergileyerek binlerce gençle tatili bir arada geçirebilmek için düşlerini katıp
gençlik kampını hayata geçirdiler. Tatil çantalarıyla yol eylediler, baştan
başa bütün bir Anadolu'yu. İlkini 1998'de Bergama'da düzenledikleri gençlik
kampına yüzlerce genç katılmıştı. Siyanürcü
altın şirketine karşı mücadele eden köylülerle beraber oldular.
Bergama Gençlik Buluşması'nı ilerleyen yıllarda yenileri izledi. Topraklarımızı zehirleyenlere, denizlerimizi kurutanlara inat Akkuyu'nun yolunu tuttular, Sonrasında Dikili ve Gümüldür deneyimleri, bu yıl ise Gönen'de Disk’in Kemal Türkler tesislerinde 'Kriz kapitalizmin, gelecek bizimdir!' diyerek, bir araya gelen binlerce genç oldular… Çünkü bütün dünyayı saran küresel ekonomik kriz gençleri de doğrudan etkiliyor. Çalışan milyonlarca genç artık işsiz, işten atılanlar içinde ülkenin en iyi üniversitelerini bitiren gençlerin de adı var. Krizin etkisi artarken, eğitim hakkı da kısıtlanıyor. Artık okumak, okul bitirmek daha da zor. Binlerce gencin önüne yine makyajı yenilenmiş ÖSS, KPSS duvarları çekiliyor. Eğitimle, parayı yan yana istemeyen, herkese eğitimde fırsat eşitliği isteyen; savaşlar, felaketler, kuraklık, suyun ve sağlığın tekellerin denetimine verilmesini, ormanların yağmalanmasını endişeyle izleyen,
sorunları bilim adamları, sanatçılar ve aydınların katılımıyla birlikte tartışan bir gençlik… Doğanın ve dünyanın geleceğini, kendi geleceklerinde gören gençler,'Güvenli bir gelecek' için el ele, yürek yüreğe verdiler. Yalnızlığın ve yoksulluğun dünyasına karşı 'başka bir dünya mümkün' dediler, hep birlikte… Birlikte yaşamanın, kollektif dayanışmanın, başkasını sevmenin ve saygı duymanın kültürünü yeşerttiler.
Emeği kültürde, bireyi toplumla, bilgiyi tevazuuyla, politikayı ekonomiyle, sanatı emekle buluşturdular. Ne zaman mı? 22-30 Ağustos’ta Gönen’de…
Bergama Gençlik Buluşması'nı ilerleyen yıllarda yenileri izledi. Topraklarımızı zehirleyenlere, denizlerimizi kurutanlara inat Akkuyu'nun yolunu tuttular, Sonrasında Dikili ve Gümüldür deneyimleri, bu yıl ise Gönen'de Disk’in Kemal Türkler tesislerinde 'Kriz kapitalizmin, gelecek bizimdir!' diyerek, bir araya gelen binlerce genç oldular… Çünkü bütün dünyayı saran küresel ekonomik kriz gençleri de doğrudan etkiliyor. Çalışan milyonlarca genç artık işsiz, işten atılanlar içinde ülkenin en iyi üniversitelerini bitiren gençlerin de adı var. Krizin etkisi artarken, eğitim hakkı da kısıtlanıyor. Artık okumak, okul bitirmek daha da zor. Binlerce gencin önüne yine makyajı yenilenmiş ÖSS, KPSS duvarları çekiliyor. Eğitimle, parayı yan yana istemeyen, herkese eğitimde fırsat eşitliği isteyen; savaşlar, felaketler, kuraklık, suyun ve sağlığın tekellerin denetimine verilmesini, ormanların yağmalanmasını endişeyle izleyen,
sorunları bilim adamları, sanatçılar ve aydınların katılımıyla birlikte tartışan bir gençlik… Doğanın ve dünyanın geleceğini, kendi geleceklerinde gören gençler,'Güvenli bir gelecek' için el ele, yürek yüreğe verdiler. Yalnızlığın ve yoksulluğun dünyasına karşı 'başka bir dünya mümkün' dediler, hep birlikte… Birlikte yaşamanın, kollektif dayanışmanın, başkasını sevmenin ve saygı duymanın kültürünü yeşerttiler.
Emeği kültürde, bireyi toplumla, bilgiyi tevazuuyla, politikayı ekonomiyle, sanatı emekle buluşturdular. Ne zaman mı? 22-30 Ağustos’ta Gönen’de…
Bir çok atölye
kurdular. Edebiyat, Şiir, Kadın Çalışmaları, Resim, Müzik, Tiyatro, Ritim,
Kürtçe Dil ve Tiyatro, Sinema-Tv ve Video ve de ille de Fotoğraf atölyelerinde
dolu dolu bir hafta nasıl geçti? Şaşırdılar. Konserler, Söyleşiler ve de ille de
Kamp Tv ile coştular. Yeter mi? Yetmez, sabaha kadar uyutmayan
sivrisineklerle dolu anıları oldu.
Yıllar sonra bu kampı hatırlamak için ‘hani sivrilerin bol olduğu kamp’ diye
anlatacakları espriler üretip kahkahalarla güldükleri bir gençlik kampı
deneyimini yaşadılar ve yaşattılar.
Arkadaşlıklar
kuruldu, dostluklar pekiştirildi ve moralle dönüldü. Emek gençliği, bir kamp
kültürü oluşturdu. Seneye, uluslararası yapılacak kampın çalışmalarını şimdiden
planlamaya başladılar ne mutlu… Yazının başlığındaki gibi; Anlayana sivrisinek
saz, Anlamayana davul zurna ile duyurulur…” Gençlik öğretmeye devam ediyor!”
Bu arada sayfa
yine yazı doldu. Oysa ben Fotoğraf atölyesinden bahsedecektim. Atölye
arkadaşlarımdan bahsedecektim. En iyisi fotoğraflarla atölye çalışmalarımızı
anlatalım. Kendimize biraz torpil olsun.
01.
Fotoğraf atölyesinin çalışkan öğrencileriyle
birlikte…
02.
Fotoğraf: Aykut Lor
Kompozisyon denemelerinde farklı açı arayışı
03.
Fotoğraf: Özcan Yaman
Sabaha kadar milleti uyutmayan Kamp TV çalışanı
Serkan Kurt un avlandığının resmidir.
04.
Fotoğraf: Cumali Akkaş
Fotoğraf atölyesi öğrencisi magazin muhabiri Cumali
nin
büyük başarısı, her daim genç kaldıklarını ispat
eden Sennur Abla ve Adnan Abi nin kaçamak yaparken yakalandıkları an…
05. Fotoğraf: Aykut Lor
Sahne fotoğrafçılığında umut vadeden Aykut un
objektifinden Kürtçe Tiyatro Atölyesinin oynadığı oyundan bir sahne
06.
Fotoğraf: Aykut Lor
Bir portre fotoğrafı olarak Zerya ancak bu kadar
güzel çekilirdi.
07.
Fotoğraf: Şebnem Akyol
Fotoğraf çekmenin bir sabır işi olduğunu görüyoruz.
08
Fotoğraf: Gurbet Ergün
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna
az.
09.
Fotoğraf:
Demet-Yılmaz
Ruhların
gıda ihtiyacını karşılayan müzik atölyesine olan ilginin fotoğrafı
10.
Fotoğraf:
Semra Arslan
İnsanın
kullandığı ilk alet olan el ile emeğin hayat bulması
11.
Fotoğraf:
Dilek Omaklılar
Özcan
Hoca yolunu şaşırıp bir ara Sinema-TV atölye çalışmalarında konuşma yaparken
öğrencileri tarafından değişik bir açıdan yakalandı
12.
Fotoğraf:
Semra Arslan
Sevinç
ve keder çelişkiyi barındırır. Her son yeni bir başlangıçtır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...