HAK ARAMA MÜCADELESİNDE KUŞAKLAR
(Cumartesi Annelerinin 700.Haftası Nedeniyle...)
Adaletsizliğin
sonucudur hak arayışları. Belki yüzlerce kez yazdık çizdik çektik. Cumartesi
annelerinin 700. Haftasında bir kez daha demokrasi denen şeyin ne kadar
göreceli ya da konjektöre göre değişken bir kavram olduğunu. Sanki yıllar
içinde taşların yerinin değiştirilip yap-boz oyunlarına çevrildiği bir ülkede
yaşıyoruz. Anlayacağınız Demokrasi bazen yumuşuyormuş gibi yapıyor
‘’özgürlük’’, bazen sertleşiyor ‘’diktatörlük’’ yaşanıyor diyoruz. Ama
değişmeyen bu gelgitlerde kaydediciler (Fotoğrafçılar, foto muhabirleri, tarih
yazıcılar) oluyor.
Fazla gerilere gitmeye
gerek yok. 1980 darbeli yılları bu günlerin aynası gibi. O dönemler faşizme
karşı mücadele edenler yerlerini nerdeyse dördüncü kuşak torunlarına
bıraktılar. Tanık olduklarımızı, yaşadıklarımızı yazıyoruz, çekiyoruz ve nokta
koyuyoruz. Bir zaman geliyor meğer nokta değil virgül koymuşuz.
Örneğin nerden esti ise
Evrensel’de 2017 yılının 15 mayısında BİR
HAKİKAT, BEŞ FOTOĞRAF başlığıyla
foto-yorum yapmışım. Şimdi devam etmek lüzümu doğdu diye düşünerek bu haftaki
köşemi paylaşıyorum.
'Foto Yorum' dizisinin ‘Bir
Hakikat, Beş Fotoğraf’ bölümünde o zaman tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ı merkeze
almıştım. Bu hafta devamla Cumartesi Anneleri dolayısıyla kuşak değişimine yer
vereceğim.
Gördüğümüz yalnızca 5
fotoğraf mı? Bu fotoğraflar ne anlatır?
1. Fotoğraf: foto: Polat Çağlayan
Hasan Ocak: 21 Mart
1995 günü Emine Ocak, kızı Aysel'in doğum günü için o akşam evde balık yapıyordu,
oğlu Hasan telefon etmiş, eve her zamankinden erken geleceğini annesine
söylemişti.Hasan evine hiç gidemedi, doğum günü balığı ailecek hiç yenemedi.
Ocak ailesi Hasan'ın işkenceyle öldürülmüş bedeninin İstanbul Beykoz
ormanlarında bulunup kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü 15 Mayıs 1995
günü öğrendi. Yani 58 gün sonra ...
2. Fotoğraf: foto: Ahmet Şık
Emine Ocak; Hasan’ın annesi, yıllarını meydanlarda
direnerek geçirdi. Ahmet onun en direngen halini fotoğraflamıştı.
3. Foto: Evrensel
4.Foto: Metin Göktepe
5.Fotoğraf:Özcan Yaman
Fadime Göktepe: Metin’in annesi. Metin’le
özdeşleşmiş bir isim oldu. Davanın her aşamasında en önde idi. Dayak yedi,
yerlerde sürüklendi. Nerede bir hak ihlali varsa orada yerini aldı. Ahmet Şık
için “benim 2. Metin’im diyor.
6.Fotoğraf:Özcan Yaman
Ahmet Şık: Gazeteci, Fotomuhabir. Metin Göktepe
davasından bu yana “Hak haberciliği” alanında mücadele veriyor. Halen hapiste.
Ahmet yalnızca bir fotomuhabir olarak kalmadı. Ahmet yalnızca bir
gazeteci/yazar olarak kalmadı. Bu sıfatlarına aktivist kimliğini kattı. Ahmet,
insan hakları mücadelesinde ve özgür basın için bir kimlik oldu. Halen basın
özgürlüğü ve adalet için mücadele etmeye devam ediyor.
Evet buraya kadar 2017 mayıs ayında yazdıklarımdı.
Devamla... Ahmet Şık tahliye
oldu. HDP’den milletin vekili seçildi. Mecliste Metin Göktepe rozetiyle yemin
etti. Cumartesi Annelerinin 700.oturumuna katıldı. Direnenlerin arasında yer
aldı. Yıllar önce fotomuhabir olarak o anları çekiyordu. Şimdi ise bayrağı
devrettiği foto muhabirler tanıklığa devam ediyorlar.
7. Fotoğraf;Vedat Arık
Cumhuriyet Gazetesinden Vedat Arık Fotoğrafçı Hayri Tunç ve bir
çok fotoğrafçı 700. Haftanın karelerini geleceğe taşıdılar. Kuşaklar değişiyor
ama yaşananları hafızaya kazıyanlar var olmaya devam ediyorlar.
O halde soru şu; Ne değişiyor?
Bu fotoğrafların çekilmelerine meydan veren olgular mı?
Haftalarca zaten Cumartesi Annelerinin eylemlerinde fotoğraflar çekiliyordu.
Öne çıkan, gündem olan kaç fotoğraf çıkıyordu, ya da hatırlıyorsunuz? 700.haftada
fotoğrafçılar mı çok başarılı çıktı? Değil tabii ki. Bence bu ortamı hazırlayan
zihniyet, bu sahneyi yaratanlar bu fotoğrafların çıkmasını sağladı. Usta foto
muhabirlerinden Erdoğan Köseoğlu’nun 1 mayıs ve toplumsal olay fotoğraflarını
hatırlayın. (Bilmeyenlere önerim lütfen internetten Erdoğan Köseoğlu diye
aratın) Sonrasında Ali Öz, Ahmet Şık, Hayri Tunç ve Vedat Arık. Ustalarından
aldıkları birikimle bugünleri tarihe not ediyorlar.
Sahi ne değişti? Fotoğrafı çekenler mi? Fotoğraftakiler mi?
Ülkede yolunda gitmeyen bir şeyler değişimin kendisini gerekli kılıyor. Hak,
Hukuk ve Adaletsizlik sansürle buluşup anti demokratik uygulamalar olarak
topluma yansıdığında, toplumsal muhalefette karşılığını bulur ve bu yaşananları
da kaydedecek başarılı fotoğrafçıları ve foto muhabirlerin çıkmasını sağlar.
Alaz Erdost’un sosyal medyada yaptığı ironik paylaşımla virgül koymaya devam...
‘’Babam İlhan Erdost’ un kalp krizi geçirdiğini, Uğur Mumcu’nun
aşk cinayetine kurban gittiğini, Sivas Katliamı’nda canlarımızın çatışma sonucu
öldürüldüklerini, Metin Göktepe’nin duvardan düştüğünü, Ali İsmail Korkmaz’ı da
arkadaşlarının dövdüğünü söylemişlerdi. Hatırlatayım istedim.’’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı yazarsanız yardımcı olursunuz...